Ahzab Suresi Türkçe Meali

  • Ahzab 1: Ey peygamber, Allahdan kork. Kâfirler ve münafıklara itaat etme. Şübhesiz ki Allah hakkıyle bilendir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.
  • Ahzab 2: Sana Rabbinden ne vahy olunuyorsa ona uy. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.
  • Ahzab 3: Allaha güvenib dayan. Koruyucu olarak Allah yeter.
  • Ahzab 4: Allah bir adamın içinde iki kalb yaratmadı. Kendilerinden «zıhâr» yapdığınız karılarınızı o, sizin analarınız (yerinde) tutmadı (ğı gibi) evlâdlıklarınızı da (öz) oğullarınız (gibi) tanımadı. Bu, sizin ağızlarınızdaki lâfınızdır. Allah, hakkı söyler ve O, (doğru) yolu gösterir.
  • Ahzab 5: Onları babalarına nisbetle çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını (n kim olduğunu) bilmiyorsanız o halde (esasen) dînde kardeşleriniz (olmakla beraber) dostlarınızdır da. Hataa etdiklerinizde ise üstünüze bir vebal yokdur. Fakat kalblerinizin (kasd ve) teammüd etdiğinde (vebal) vardır. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
  • Ahzab 6: O peygamber, mü´minlere öz nefislerinden evlâdır. Zevceleri (mü´minlerin) analarıdır. Akrabaa da Allahın kitabında birbirine diğer mü´minlerden ve Muhacirlerden daha yakındırlar. Şu kadar ki dostlarınız için her hangi bir iyilikde bulunmanız müstesna. Bu, kitabda yazılıdır.
  • Ahzab 7: Hatırla o zaman» ki biz peygamberlerden mîsaklarını almışdık. Senden de, Nuuhdan da, İbrâhîmden de, Musa ile Meryemin oğlu İsâdan da. (Evet) biz onlardan (öyle) sapasağlam bir mîsaak aldık.
  • Ahzab 8: Tâki (Allah) o saadıklara sadâkatları sorsun. O kâfirler için pek acıklı bir azâb hazırladı.
  • Ahzab 9: Ey îman edenler, Allahın üzerinizdeki (bunca) ni´metini hatırlayın, o zamanda ki size (düşman) ordular (ı) saldırmışdı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermişdik. Allah, ne işlerseniz (hepsini) hakkıyle görendir.
  • Ahzab 10: O vakit onlar hem üstünüzden, hem altınızdan size gelmişlerdi. O zaman gözler yılmış, yürekler gırtlaklara dayanmışdı ve siz Allaha karşı (türlü) zanlarda bulunuyordunuz.
  • Ahzab 11: İşte orada mü´minler imtihaana uğratılmışdı. Şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı.
  • Ahzab 12: O vakit münafıklarla kalblerinde bir maraz bulunanlar «Allah ve Resulü bize bir aldatışdan başka bir şey va´d etmemiş» diyorlardı.
  • Ahzab 13: O zaman onlardan bir güruh: «Ey Yesrîb ahâlîsi, sizin için burada durmak yok. Hemen dönün» demiş (ler) di. Onlardan bir kısmı da: «Hakıykaten evleriniz açıkdır» diyorlar, peygamberden izin istiyor (lar) dı. Halbuki onlar (ın evleri) açık değildir. Onlar kaçmakdan başka bir şey arzu etmiyorlardı.
  • Ahzab 14: Eğer (Medînenin) etrafından üzerlerine girilmiş olub da sonra kendilerinden fitne (çıkarmaları) istenseydi muhakkak ki bunu hemen yaparlar, bundan pek az (bir zamandan) fazla geri kalmazlardı.
  • Ahzab 15: Halbuki onlar, andolsun, arkalarına dönmeyeceklerini daha evvel Allaha karşı teahhüd de etmişlerdi. Allaha verilen söz (ü nakz edenler) mes´uldür.
  • Ahzab 16: (Habîbim) de ki: «Eğer ölmekden, yahud öldürülmekden kaçıyorsanız, firarınız size asla fâide vermez. O takdîrde bile pek az bir (zaman) dan fazla fâidelenemezsiniz».
  • Ahzab 17: De ki: «Size bir fenalık dilerse Allahdan sizi koruyacak, yahud size bir rahmet dilerse (Ona mâni´ olacak) kimdir»? Onlar kendileri için Allahdan başka hiçbir yâr ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
  • Ahzab 18: Allah, içinizden (insanları Resulüllahdan) geri bırakanları, kardeşlerine (yaranına): «Bize gelin» diyenleri muhakkak biliyor. Bunların pek azından başkası harbe gelmezler.
  • Ahzab 19: (Gelseler de) size karşı (yardımda) pek cimri adamlar olarak (gelirler). Hele kendilerine korku çatdı mı, onların ölümden üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek, sana bakdıklarını görürsün. O korku gidince ise hayra karşı pek düşkün adamlar tavriyle, sizi keskin dilleriyle incitirler. Onlar (hakıykatde) îman etmemişlerdir. Bundan dolayı Allah onların amellerini hiçe indirmişdir. Bu, Allaha göre kolaydır.
  • Ahzab 20: Bunlar (düşman) kıt´alar (ı Mekkeden) gitmediler sanıyorlardı. Eğer o kıt´alar (bir daha) gelirse çöllerde, bedevîler içinde bulunub size aaid haberleri sormalarını isteyecekler, şâyed içinizde bulunurlarsa (çok değil), ancak pek az döğüşeceklerdir.
  • Ahzab 21: Andolsun ki Resûlüllahda sizin için, Allâhı ve âhiret gününü umar olanlar ve Allâhı çok zikredenler için güzel bir (imtisal) numunemi) vardır.
  • Ahzab 22: Mü´minler (düşman) orduları (nı) görünce: «İşte bu, Allahın ve Resulünün bize va´d etdiği şeydir. Allah ve peygamberi doğru söylemişdir» dediler. (Bu), onların îmanlarını, teslîmiyyetlerini artırmakdan başka bir şey yapmadı.
  • Ahzab 23: Mü´minler içinde Allaha verdikleri sözde sadâkat gösteren nice erler var. İşte onlardan kimi adadığını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. Onlar hiçbir suretle (ahidlerini) değişdirmediler.
  • Ahzab 24: Çünkü Allah saadık olanları sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıkları da dilerse azâblandıracak, yahud onlara tevbe nasıyb edecekdir. Şübhe yok ki Allah çok yarlığayıcı, cidden esirgeyicidir.
  • Ahzab 25: Allah, o kâfirleri hiçbir hayra eremedikleri halde öfkeleriyle red (ve def) etdi. Allah, muhaarebe (hususunda) mü´minlere elverdi. Allah kavidir, (her şey´e) gaalibdir.
  • Ahzab 26: Kitablardan olub da onlara müzaaheretde bulunanları da, yüreklerine korku düşürerek, kal´alarından indirdi. Bir kısmını öldürüyordunuz, bir kısmını da esîr ediyordunuz.
  • Ahzab 27: Onların yerlerine, yurdlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız diğer arazîye de sizi mîrascı yapdı. Allah her şey´e hakkıyle kaadirdir.
  • Ahzab 28: Ey peygamber, zevcelerine de ki: «Eğer siz dünyâ hayâtını ve onun zînet (ve ihtişam) ını arzu ediyorsanız gelin size boşanma bedellerini vereyim de hepinizi güzellikle salıvereyim.
  • Ahzab 29: «Eğer Allâhı, peygamberini ve âhiret yurdunu diliyorsanız şübhe yok ki Allah, içinizden güzel hareket edenler için büyük bir mükâfat hazırlamışdır».
  • Ahzab 30: Ey peygamber zevceleri, içinizden kim açık bir terbiyesizlik ederse onun azâbı iki kat artırılır. Bu, Allaha göre kolaydır.
  • Ahzab 31: Sizden kim de Allaha ve peygamberine itaat eder, iyi amel (ve hareket) de bulunursa ona da mükâfatını iki kerre veririz. Hem biz ona çok şerefli bir rızık da hazırlamışızdır.
  • Ahzab 32: Ey peygamber kadınları, siz (diğer) kadınlardan (her hangi) biri gibi değilsiniz. Eğer (Allahdan) korkuyorsanız (size yabancı olan erkeklere) yumuşak söylemeyin. Sonra kalbinde bir maraz bulunanlar tamaa düşer (ler). Sözü ma´ruf vech ile (ve ağır başlı) söyleyin.
  • Ahzab 33: (Vakaar ile) evlerinizde oturun. Evvelki câhiliyyet (devri kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin. Namazı dosdoğru kılın. Zekâtı verin. Allaha ve Resulüne itaat edin. Ey ehl-i Beyt, Allah sizden ancak kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak diler.
  • Ahzab 34: Allah´ın evlerinizde okunub duran âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şübhesiz ki Allah her şey´in iç yüzünü bilendir, (her şeyden) hakkıyle haberdârdır.
  • Ahzab 35: Şübhesiz ki (Allahın emrine) râm olan erkeklerle (Allahın emrine) râm olan kadınlar, îman eden erkeklerle îman eden kadınlar, tâate devam eden erkeklerle tâate devam eden kadınlar, saadık erkeklerle saadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevâzi olan erkeklerle mütevâzi olan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, gizli yerlerini (haramdan) koruyan erkeklerle gizli yerlerini (haramdan) koruyan kadınlar, Allâhı çok zikreden erkeklerle (Allâhı) çok zikreden kadınlar (işte) bunlar için Allah mağfiret ve büyük mükâfat (lar) hazırlamışdır.
  • Ahzab 36: Allah ve peygamberi bir işe hüküm etdiği zaman gerek mü´min olan bir erkek, gerek mü´min olan bir kadın için (ona aykırı olacak) işlerinde kendilerine muhayyerlik yokdur. Kim Allaha ve Resulüne isyan ederse muhakkak ki o, apaçık bir sapıklıkla yolunu sapıtmışdır.
  • Ahzab 37: (Habîbim) hatırla o zamanı ki Allahın kendisine ni´met verdiği ve senin de yine kendisine lûtufta bulunduğun zâte sen: «Zevceni uhdende tut. Allahdan kork» diyordun da Allahın açığa çıkarıcısı olduğu şey´i içinde gizliyor, insanlar (ın dedi kodusun) dan korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha çok lâyıkdı. Şimdi mademki Zeyd o kadından ilişiğini kesdi, biz onu sana zevce yapdık. Tâki oğullarının kendilerinden ilişkilerini kesdikleri zevceler (ini almakda) mü´minler üzerine günâh olmasın. Allahın emri yerine getirilmişdir.
  • Ahzab 38: Peygamberlerin üstüne Allahın, farz etdiği herhangi bir şey (i ifâ etmesin) de hiçbir vebal olmaz. (Nitekim) daha evvel geçmiş (peygamber) lerde de Allah bu aadeti (bir kanun yapmışdır). Allahın emri, behemehal yerini bulan bir kaderdir.
  • Ahzab 39: O (Peygamberler); Allahın gönderdiklerini tebliğ edenler, Ondan korkanlar, Allahdan başka hiçbir kimseden kocunmayanlardı. Hesâb görücü olarak Allah yeter.
  • Ahzab 40: Muhammed, adamlarınızdan hiç birinin babası değildir. Fakat Allahın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şey´i hakkıyle bilendir.
  • Ahzab 41: Ey îman edenler, Allâhı çok zikredin.
  • Ahzab 42: Onu sabah, akşam tesbîh (ve tenzîh) edin.
  • Ahzab 43: O, sizi karanlıklardan nuura çıkarmak için üzerinize, melekleriyle beraber, rahmet (ini râyegân) edendir. O, mü´minleri çok esirgeyicidir.
  • Ahzab 44: Kendisine kavuşacakları gün onlara edeceği sağlık dileği selâmdır. (Allah) onlar için çok şerefli mükâfat hazırlamışdır.
  • Ahzab 45: (45-46) Ey peygamber, biz seni hakıykaten bir şâhid, bir müjdeci ve bir korkutucu ve Allaha, Onun emir (ve teysîri) ile bir da´vetci ve nuur saçan bir kandil olarak gönderdik.
  • Ahzab 46: (45-46) Ey peygamber, biz seni hakıykaten bir şâhid, bir müjdeci ve bir korkutucu ve Allaha, Onun emir (ve teysîri) ile bir da´vetci ve nuur saçan bir kandil olarak gönderdik.
  • Ahzab 47: (Habîbim) Allahdan kendilerine cidden büyük bir fazl (-u kerem inayet buyurulmuş) olduğunu mü´minlere müjdele.
  • Ahzab 48: Kâfirlere de, münafıklara da itâât etme. Onların ezalarına (şimdilik) aldırış etme. Allaha güvenib dayan. Sıyânet edici olarak Allah yeter.
  • Ahzab 49: Ey îman edenler, mü´min kadınları nikâhlayıb da sonra, kendilerine dokunmadan, onları boşadığınız zaman sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yokdur. O suretde onları fâidelendirib kendilerini güzel bir şekilde salıverin.
  • Ahzab 50: Ey peygamber, mehirlerini verdiğin zevceleri ve Allahın sana ganiymet (olarak nasıyb) etdiklerinden sağ elinin mâlik olduğu kadınları, seninle beraber (Medîneye) hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de eğer mü´min bir kadın kendisini peygambere bağışlayıb da eğer peygamber de nikâhla almak isterse onu — (Fakat bu sonuncusunu) diğer mü´minlere değil, yalınız sana haas olmak üzere — senin için halâl kıldık. Öbür (mü´min) lerin zevceleri ve sağ ellerinin mâlik oldukları (cariyeleri) hakkında uhdelerine ne farz etmiş olduğumuzu bildirdik. (Bağış suretiyle izdivacın sana tahsıysi) senin için hiçbir darlık olmaması içindir. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.
  • Ahzab 51: Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. (Nevbetinden) geri bırakdıklarından kimi istersen (nezdine almak) da da sana güçlük yokdur. Gözleri aydın olub tasalanmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnud olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizde olanı bilir. Allah (her şey´i) hakkıyle bilendir, ukubetde acele etmeyendir.
  • Ahzab 52: Bundan sonra kadınlar (ı alman) ve bunları her hangi zevcelerle değişdirmen, güzellikleri hoşuna gitse de, sana halâl olmaz. Sağ elinin mâlik olduğu (cariyeler) müstesna. Allah her şey´e hakkiyle nigehbandır.
  • Ahzab 53: Ey îman edenler, (bundan sonra) peygamberin evlerine — yemeğe da´vet olunmaksızın, vaktına (da) bakmaksızın — girmeyin. Fakat da´vet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yediğiniz zaman dağılın. Söz dinlemek veya suhbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu, peygambere ezâ vermekde, o sizden utanmakdadır. Allah ise hak (kı açıklamak) dan çekinmez. Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allahın peygamberine ezâ vermeniz (doğru) olmadı (ğı gibi) kendinden sonra zevcelerini nikâhla almanız da ebedî (caiz) değildir. Bu, Allah nezdinde çok büyük (bir günâh) dır.
  • Ahzab 54: Eğer bir şey´i açıklar veya onu gizlerseniz şüphe yok ki Allah her şey´i hakkıyle bilicidir.
  • Ahzab 55: Onlar için ne babaları, ne oğulları, ne biraderleri, ne biraderlerinin oğulları, ne kız kardeşlerinin oğulları, ne kendi kadınları, ne de sağ ellerinin mâlik oldukları hakkında hiçbir vebal yokdur. Allahdan korkun. Çünkü Allah her şey´in fevkında (hakıykî) bir şâhiddir.
  • Ahzab 56: Şübhesiz ki Allah ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslîmiyyetle de selâm verin.
  • Ahzab 57: Hakıykat, Allah ve Resulüne ezâ edenler (yok mu?) Allah onları dünyâda da, âhıretde de rahmetinden koğmuş, onlara horlayıcı bir azâb da hazırlamışdır.
  • Ahzab 58: Erkek mü´minlerle kadın mü´minlere işlemedikleri (bir günâh) yüzünden ezâ edenler de muhakkak bir yalan ve apaçık bir günâh yüklenmiş (ler) dir.
  • Ahzab 59: Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve mü´minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanılıb ezâ edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.
  • Ahzab 60: Andolsun, eğer münafıklar, vicdanlarında bir maraz bulunanlar, şehirde fena haberler yayanlar (bu hallerinden) vaz geçmezler) se mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat ederiz. Sonra orada seninle az bir (zamandan fazla) komşu olamazlar.
  • Ahzab 61: Hepsi de Allahın rahmetinden koğulmuş olarak. Nerede ele geçirilirlerse yakalanırlar onlar ve öldürülürler de öldürülürler.
  • Ahzab 62: Daha evvel geçenler hakkında (da) Allah bu âdeti (koymuşdur). Allahın âdetini değişdirmiye ise asla (imkân) bulamazsın.
  • Ahzab 63: İnsanlar sana o saati (n ne zaman kopacağını) sorarlar. De ki: «Onun ilmi ancak Allahın nezdindedir. Ne bilirsin, belki de o saat yakın (bir zamanda) olacakdır».
  • Ahzab 64: Şu muhakkak ki Allah kâfirleri rahmetinden koğmuş, onlara çılgın bir ateş hazırlamışdır.
  • Ahzab 65: Kendileri orada ebedî kalıcı olarak. Onlar ne bir yâr, ne de bir yardımcı bulmayacaklardır.
  • Ahzab 66: O gün yüzleri ateş evrilib çevrilirken: «Eyvah bize! Keşki Allaha itaat etseydik, peygambere itaat etseydik» diyeceklerdir.
  • Ahzab 67: (Onlara tabî olanlar da o gün): «Ey Rabbimiz, hakıykat biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk. Onlar da bizi yoldan sapdırdılar» demişlerdir (diyeceklerdir).
  • Ahzab 68: «Ey Rabbimiz, onlara azâbdan iki katını ver. Onları büyük bir lâ´netle rahmetinden koğ».
  • Ahzab 69: Ey îman edenler, siz de Musâyi incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzlü (i´tibarlı bir zât) idi.
  • Ahzab 70: Ey îman edenler, Allahdan korkun ve sözü doğru söyleyin.
  • Ahzab 71: Ki (Allah) işlerinizi iyiye götürsün ve günâhlarınızı yarlığasın. Kim Allaha ve resulüne itaat ederse muhakkak ki en büyük kurtuluşla kurtulmuşdur o.
  • Ahzab 72: Biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) etdik de onlar bunu yüklenmekden çekindiler, bundan endişeye düşdüler. İnsan (a gelince: O, tutdu) bunu sırtına yükledi. Çünkü o, çok zulümkâr, çok câhildir.
  • Ahzab 73: Bunun aakıbeti şudur: Allah, erkek münafıklarla kadın münafıkları, erkek müşriklerle kadın müşrikleri azaba uğratacak, erkek mü´minlerle kadın mü´minlerin de tevbelerini kabul edecekdir. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
  • Yarınki hayatına şimdiden taşın.

    Vaktin Çağrısı

    Flashcards for dua, digital product

    Şehr-i Ramazan