Kalem Suresi Türkçe Meali

  • Kalem  1: (1-2) Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin.
  • Kalem  2: (1-2) Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin.
  • Kalem  3: Şüphesiz sana tükenmez bir mükâfat vardır.
  • Kalem  4: Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.
  • Kalem  5: (5-6) Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
  • Kalem  6: (5-6) Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
  • Kalem  7: Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi daha iyi bilir. O, hidayete erenleri de daha iyi bilir.
  • Kalem  8: O hâlde yalanlayanlara boyun eğme.
  • Kalem  9: İstediler ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar.
  • Kalem  10: (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
  • Kalem  11: (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
  • Kalem  12: (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
  • Kalem  13: (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
  • Kalem  14: (10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
  • Kalem  15: Âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman, “Öncekilerin masalları!” der.
  • Kalem  16: Yakında biz onun burnunu damgalayacağız.
  • Kalem  17: Şüphesiz biz, vaktiyle “bahçe sahipleri”ne belâ verdiğimiz gibi, onlara (Mekkeli inkârcılara) da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi.
  • Kalem  18: (Bunu tasarlarken) istisna da yapmıyorlardı. (“İnşaallah” demiyorlardı.)
  • Kalem  19: Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir afet (ateş) bahçeyi sardı.
  • Kalem  20: Böylece bahçe, (anızı) yakılmış toprağa döndü.
  • Kalem  21: (21-22) Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.
  • Kalem  22: (21-22) Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.
  • Kalem  23: (23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
  • Kalem  24: (23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
  • Kalem  25: (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
  • Kalem  26: Fakat bahçeyi o hâlde gördüklerinde, “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler.
  • Kalem  27: (Gerçeği anlayınca da), “Hayır, meğer biz mahrum bırakılmışız!” dediler.
  • Kalem  28: Onların en akl-ı selim sahibi olanı, “Ben size ‘Rabbinizi tespih etseydiniz ya! dememiş miydim?” dedi.
  • Kalem  29: Onlar, “Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler imişiz” dediler.
  • Kalem  30: Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
  • Kalem  31: Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!”
  • Kalem  32: “Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz artık Rabbimizi arzulayanlarız.”
  • Kalem  33: İşte böyledir azap! Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür; ah bir bilselerdi!
  • Kalem  34: Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.
  • Kalem  35: Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?
  • Kalem  36: Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
  • Kalem  37: Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?
  • Kalem  38: Onda, “Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir” (diye mi yazılı?)
  • Kalem  39: Yahut bizden, her ne hükmederseniz mutlaka öyle olacağına dair Kıyamete kadar sürecek kesin sözler mi aldınız?
  • Kalem  40: Sor onlara: “Onların hangisi bu (iddianın doğruluğu)na kefildir?”
  • Kalem  41: Yoksa onların ortakları mı var? Doğru söyleyenler iseler, haydi getirsinler ortaklarını!
  • Kalem  42: (42-43) Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.
  • Kalem  43: (42-43) Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.
  • Kalem  44: (Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız.
  • Kalem  45: Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır.
  • Kalem  46: Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı girmişlerdir?
  • Kalem  47: Yahut gayb (Levh-i Mahfuz) kendi yanlarında da onlar mı (bundan aktarıp) yazıyorlar?
  • Kalem  48: Sen, Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o, (balığın karnında) kederli bir hâlde Rabbine yakarmıştı.
  • Kalem  49: Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir hâlde ıssız bir yere atılacaktı.
  • Kalem  50: (Fakat böyle olmadı.) Rabbi onu (peygamber olarak) seçti ve salih kimselerden kıldı.
  • Kalem  51: Şüphesiz inkâr edenler Zikr’i (Kur’an’ı) duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) “Hiç şüphe yok o bir delidir” diyorlar.
  • Kalem  52: Hâlbuki o (Kur’an), âlemler için ancak bir öğüttür.
  • Sistemli Evden Eve Taşımacılık

    Vaktin Çağrısı

    Wholesale B2B Marketplaces