Nâziât Suresi Türkçe Meali

  • Nâziât  1: Andolsun (kâfirlerin cesedlerine) boğulmuş olan ruuhlarını tâ derinlikler (in) den söküb koparan,
  • Nâziât  2: (mü´minlerin canını ise) rıfk ile çıkaran (ölüm melek) lerine,
  • Nâziât  3: andolsun (dalgıç yüzer gibi) yüzüb (ve gökden inib) de,
  • Nâziât  4: (kâfirlerin ruhlarını cehenneme, mü´minlerinkini cennete götürmekde) öncül olarak koşan,
  • Nâziât  5: bir de (dünyânın) işi (ni) tedbîr eden (diğer melek) ler (zümresin) e (ki muhakkak hepiniz tekrar dirileceksiniz).
  • Nâziât  6: O gün sarsan sarsacak,
  • Nâziât  7: onun ensesine binecek olan da ardından gelecek.
  • Nâziât  8: O gün kalbler (korku ile) titreyecek,
  • Nâziât  9: (saahiblerinin) gözleri zilletle eğilecekdir.
  • Nâziât  10: Onlar derler ki: «Biz mi saahiden eski haale döndürülmüş olacağız»?
  • Nâziât  11: «Biz çürüyüb dağılmış kemikler olduğumuz vakit mı?»
  • Nâziât  12: Dediler: «Öyle ise bu (yeni hayâta dönüş) ziyanlı bir dönüşdür».
  • Nâziât  13: Fakat o, ancak bir tek haykırışdır.
  • Nâziât  14: Ki o zaman onlar (görürsün ki) hemen (diri olarak) toprağın yüzündedirler.
  • Nâziât  15: Sana (Habîbim) Musânın haberi geldi (değil) mi?
  • Nâziât  16: Hani Rabbi ona mukaddes «Tuvaa» vadisinde (şöyle) nida etmişdi :
  • Nâziât  17: «Fir´avna git. Çünkü o, pek azmışdır».
  • Nâziât  18: Onun için de ki : «(Küfürden, azgınlıkdan) temizlenmende meylin var mı senin»?
  • Nâziât  19: «Ve seni Rabbin (i tanıtmıya) irşâd edeyim ki (Ondan) korkasın».
  • Nâziât  20: (Musa gitdi, teblîğ etdi) Ona o en büyük mu´cizeyi gösterdi.
  • Nâziât  21: Fakat (Fir´avn Musâyı) yalanladı, (Allaha) ısyânetdi.
  • Nâziât  22: Sonra da koşarak arkasını döndü.
  • Nâziât  23: Nihayet (sihirbazlarını, yahud ordusunu) topladı da bağırdı:
  • Nâziât  24: «İşte ben sizin en yüce Rabbinizim»!
  • Nâziât  25: Bunun üzerine Allah onu hem âhiret, hem dünyâ azâbiyle yakaladı.
  • Nâziât  26: Şübhe yok ki (Allahdan) korkacak kimse (ler) için bunda kat´î bir ibret vardır.
  • Nâziât  27: Sizi (tekrar) yaratmak mı (sizce) daha güc, yoksa göğ (ü yaratmak) mı ki onu (Allah) bina etmişdir.
  • Nâziât  28: Onun boyunu O yükseltdi. Derken ona bir nizaam verdi.
  • Nâziât  29: Onun gecesini karardı, gündüzünü (aydınlığa) çıkardı.
  • Nâziât  30: Bundan sonra da yeri (ikaamete saalih bir halde) yayıb döşedi.
  • Nâziât  31: Ondan suyunu, otlağını çıkardı.
  • Nâziât  32: Dağları (nı sapasağlam) dikdi.
  • Nâziât  33: (Allah bunları) size ve davarlarınıza birer fâide olmak üzere (yapmışdır).
  • Nâziât  34: Fakat o (bütün belâlardan üstün) en büyük belâ geldiği zaman,
  • Nâziât  35: İnsanın neye koşduğunu iyice anlayacağı gün,
  • Nâziât  36: o alevli ateş (cehennem), görecek (her) kimseye apaçık gösterildiği (zaman).
  • Nâziât  37: Artık kim haddi aşarak küfretmiş,
  • Nâziât  38: dünyâ hayâtını tercîh eylemişse,
  • Nâziât  39: işte muhakkak ki o alevli ateş (cehennem) onun varacağı yerin ta kendisidir.
  • Nâziât  40: Amma, kim Rabbinin makaamından korkdu, nefsini hevâ (ve hevesin) den alıkoyduysa,
  • Nâziât  41: işte muhakkak ki cennet onun varacağı yerin ta kendisidir.
  • Nâziât  42: Sana o saati (kıyameti), onun ne zaman demir atacağını sorarlar.
  • Nâziât  43: Sende ona âid şey (bilgi) yokdur ki anlatasın.
  • Nâziât  44: Onun nihayet (ilm) i ancak Allaha (dayanır).
  • Nâziât  45: Sen ondan korkacak kimselere ancak o tehlikeyi haber verensin.
  • Nâziât  46: Onlar bunu görecekleri gün sanki (günün) bir akşamından, yahud bir kuşluğundan başka durmamışlardır.
  • Yarınki hayatına şimdiden taşın.

    Vaktin Çağrısı

    Flashcards for dua, digital product

    Şehr-i Ramazan