Sâd Suresi Türkçe Meali

  • Sâd  1: (1-2) Sâd. Öğüt veren Kur´an´a yemin ederim ki, küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
  • Sâd  2: (1-2) Sâd. Öğüt veren Kur´an´a yemin ederim ki, küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
  • Sâd  3: Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.
  • Sâd  4: (4-5) Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır! Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.
  • Sâd  5: (4-5) Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır! Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.
  • Sâd  6: (6-8) Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır. Kur´an aramızdan ona mı indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Hayır! Onlar kitabım hakkında şüphe içindedirler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.
  • Sâd  7: (6-8) Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır. Kur´an aramızdan ona mı indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Hayır! Onlar kitabım hakkında şüphe içindedirler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.
  • Sâd  8: (6-8) Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır. Kur´an aramızdan ona mı indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Hayır! Onlar kitabım hakkında şüphe içindedirler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.
  • Sâd  9: Yoksa azîz ve lütufkâr olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır!
  • Sâd  10: Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse (göklerin) yollarında yükselsinler (görelim)!
  • Sâd  11: Onlar, çeşitli guruplardan oluşmuş bir ordudur; işte şurada bozguna uğratılacaklardır.
  • Sâd  12: (12-13) Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanladılar. İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır.
  • Sâd  13: (12-13) Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanladılar. İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır.
  • Sâd  14: Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden (kendilerine) azabım hak oldu.
  • Sâd  15: Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
  • Sâd  16: Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler.
  • Sâd  17: (Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud´u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah´a yönelirdi.
  • Sâd  18: (18-19) Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O´na yönelmiştir.
  • Sâd  19: (18-19) Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O´na yönelmiştir.
  • Sâd  20: Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
  • Sâd  21: (21-22) (Ey Muhammed!) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud´un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.
  • Sâd  22: (21-22) (Ey Muhammed!) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud´un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.
  • Sâd  23: (Onlardan biri şöyle dedi:) Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken «Onu da bana ver» dedi ve tartışmada beni yendi.
  • Sâd  24: Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah´a yöneldi.
  • Sâd  25: Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.
  • Sâd  26: Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah´ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah´ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.
  • Sâd  27: Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!
  • Sâd  28: Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah´tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız?
  • Sâd  29: (Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitab´ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.
  • Sâd  30: Biz Davud´a Süleyman´ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah´a yönelirdi.
  • Sâd  31: Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
  • Sâd  32: (32-33) Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
  • Sâd  33: (32-33) Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
  • Sâd  34: Andolsun biz Süleyman´ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü.
  • Sâd  35: Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
  • Sâd  36: (36-38) Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik.
  • Sâd  37: (36-38) Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik.
  • Sâd  38: (36-38) Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik.
  • Sâd  39: «İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır» dedik.
  • Sâd  40: Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır.
  • Sâd  41: (Resûlüm!) Kulumuz Eyyub´u da an. O, Rabbine: Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi, diye seslenmişti.
  • Sâd  42: Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su (dedik).
  • Sâd  43: Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık.
  • Sâd  44: Eline bir demet sap al da onunla vur, yeminini böyle yerine getir. Gerçekten biz Eyyub´u sabırlı (bir kul) bulmuştuk. O, ne iyi kuldu! Daima Allah´a yönelirdi.
  • Sâd  45: (Ey Muhammed!), Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Ya´kub´u da an.
  • Sâd  46: Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık.
  • Sâd  47: Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin iyi kimselerdendir.
  • Sâd  48: İsmail´i, Elyesa´yı, Zülkifl´i de an. Hepsi de iyilerdendir.
  • Sâd  49: İşte bu, bir hatırlatmadır. Doğrusu Allah´a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır.
  • Sâd  50: Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır.
  • Sâd  51: Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler.
  • Sâd  52: Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt güzeller vardır.
  • Sâd  53: İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler bunlardır.
  • Sâd  54: Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır. Ona bitmek ve tükenmek yoktur.
  • Sâd  55: Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.
  • Sâd  56: Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir.
  • Sâd  57: İşte bu; kaynar su ve irindir. Onu tatsınlar.
  • Sâd  58: Buna benzer daha türlü türlü başkaları da vardır.
  • Sâd  59: (İnkârcıların liderlerine:) İşte bu sizinle beraber cehenneme girecek topluluktur (denildiğinde, liderler:) Onlar rahat yüzü görmesin (derler). Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir.
  • Sâd  60: (Liderlere uyanlar ise:) Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir! derler.
  • Sâd  61: Yine onlar: Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim getirdiyse onun ateşteki azabını iki kat artır! derler.
  • Sâd  62: (İnkârcılar) derler ki: Kendilerini dünyada iken kötülerden saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?
  • Sâd  63: Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?
  • Sâd  64: İşte bu, cehennem ehlinin tartışması, şüphesiz bir gerçektir.
  • Sâd  65: (Resûlüm!) De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve kahhâr olan Allah´tan başka bir tanrı yoktur.
  • Sâd  66: Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) üstündür, çok bağışlayıcıdır.
  • Sâd  67: (67-68) De ki: Bu büyük bir haberdir. Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz.
  • Sâd  68: (67-68) De ki: Bu büyük bir haberdir. Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz.
  • Sâd  69: Onlar orada tartışırken benim mele-i a´lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu.
  • Sâd  70: Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyolunuyor.
  • Sâd  71: Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım.
  • Sâd  72: Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!
  • Sâd  73: Bütün melekler toptan secde ettiler.
  • Sâd  74: Yalnız İblis secde etmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.
  • Sâd  75: Allah: Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi.
  • Sâd  76: İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.
  • Sâd  77: (77-78) Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin, ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu.
  • Sâd  78: (77-78) Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin, ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu.
  • Sâd  79: İblis: Ey Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver, dedi.
  • Sâd  80: (80-81) Allah: Haydi, sen bilinen güne kadar mühlet verilenlerdensin, buyurdu.
  • Sâd  81: (80-81) Allah: Haydi, sen bilinen güne kadar mühlet verilenlerdensin, buyurdu.
  • Sâd  82: (82-83) İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım, dedi.
  • Sâd  83: (82-83) İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım, dedi.
  • Sâd  84: (84-85) Doğrusu -ki ben hep doğruyu söylerim- mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım! buyurdu.
  • Sâd  85: (84-85) Doğrusu -ki ben hep doğruyu söylerim- mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım! buyurdu.
  • Sâd  86: (Resûlüm!) De ki: Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim.
  • Sâd  87: Bu Kur´an, ancak âlemler için bir öğüttür.
  • Sâd  88: Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz.
  • Sistemli Evden Eve Taşımacılık

    Vaktin Çağrısı

    Wholesale B2B Marketplaces