Tûr Suresi Türkçe Meali

  • Tûr  1: (1-3) Kasem olsun Tûr´a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride.
  • Tûr  2: (1-3) Kasem olsun Tûr´a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride.
  • Tûr  3: (1-3) Kasem olsun Tûr´a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride.
  • Tûr  4: (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.
  • Tûr  5: (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.
  • Tûr  6: (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.
  • Tûr  7: (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.
  • Tûr  8: (8-9) Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır.
  • Tûr  9: (8-9) Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır.
  • Tûr  10: (10-11) Ve dağlar bir yürüyüş ile yürüyüverir. Artık o gün vay tekzîp edenler için.
  • Tûr  11: (10-11) Ve dağlar bir yürüyüş ile yürüyüverir. Artık o gün vay tekzîp edenler için.
  • Tûr  12: O kimseler ki, onlar bir bataklıkta oynarlar.
  • Tûr  13: Bir gün ki, cehennem ateşine şiddetli bir surette atılıp defedilirler.
  • Tûr  14: Bu, o ateştir ki, siz bunu talep eder olmuştunuz. (denilir).
  • Tûr  15: Bu da mı bir sihir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?
  • Tûr  16: (16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler.
  • Tûr  17: (16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler.
  • Tûr  18: Kendilerine Rablerinin verdiği şey ile zevkiyâb olmaktadırlar ve onları Rableri cehennem azabından korumuştur.
  • Tûr  19: (19-20) Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik.
  • Tûr  20: (19-20) Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik.
  • Tûr  21: Ve o kimseler ki, imân ettiler ve kendilerine zürriyetleri de imân ile tâbi oldular, onlara zürriyetlerini de kattık ve onlar için amellerinden bir şeyi de eksiltmedik. Her bir şahıs, kendi kazandığı şeye bağlıdır.
  • Tûr  22: (22-23) Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah.
  • Tûr  23: (22-23) Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah.
  • Tûr  24: Ve onların üzerlerine kendilerine mahsus birtakım genç hizmetçiler dolaşırlar ki, sanki onlar saklı olan incilerdir.
  • Tûr  25: (25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.»
  • Tûr  26: (25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.»
  • Tûr  27: (27-28) «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O´na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.»
  • Tûr  28: (27-28) «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O´na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.»
  • Tûr  29: (29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?»
  • Tûr  30: (29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?»
  • Tûr  31: De ki: «Gözetiniz, ben de şüphe yok sizinle beraber gözeticilerdenim.»
  • Tûr  32: Yoksa onlara bununla akılları mı emrediyor? Yoksa onlar bir azgın kavim midirler?
  • Tûr  33: (33-34) Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler.
  • Tûr  34: (33-34) Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler.
  • Tûr  35: (35-36) Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler.
  • Tûr  36: (35-36) Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler.
  • Tûr  37: Yoksa onların yanlarında Rabbin hazineleri mi vardır? Yoksa onlar musallat, zorba kimseler midir?
  • Tûr  38: Yoksa onlar için bir merdiven mi var, orada dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir bürhan getirsin.
  • Tûr  39: Yoksa onun için kızlar var da sizin için oğlanlar mı (var).
  • Tûr  40: Yoksa onlardan bir ücret mi istiyorsun da artık onlar borçtan dolayı ağır bir yük altında bulunmuşlardır?
  • Tûr  41: Yoksa gayb onların yanında mı ki, artık ondan yazıyorlar?
  • Tûr  42: Yoksa bir tuzak kurmak mı istiyorlar? Fakat o kimseler ki kâfir oldular, tuzağa düşmüş olanlar onlardan ibarettir.
  • Tûr  43: Yoksa onlar için Allah´tan başka bir ilâh mı vardır? Allah bunların şerik koştuklarından münezzehtir.
  • Tûr  44: Eğer gökten bir parçanın düşücü olduğunu görseler, derler ki: «Toplanmış bir bulut.»
  • Tûr  45: Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır.
  • Tûr  46: O gün ki, onların tuzakları kendileri için hiçbir fâide vermeyecektir. Ve onlara yardım da edilmeyecektir.
  • Tûr  47: Ve şüphe yok ki, zulmedenler için ondan mukaddem bir azab da vardır. Velâkin onların birçokları bilmezler.
  • Tûr  48: Ve Rabbin hükmü için sabret. Çünkü sen, muhakkak Bizim nazar-ı hıfz ve himayemizdesin ve kalkacağın vakit Rabbine hamd ile tesbihte bulun.
  • Tûr  49: Ve geceden de ve yıldızların batmaya başladıklarında da O´nu tesbihe devam et.
  • Sistemli Evden Eve Taşımacılık

    Vaktin Çağrısı

    Wholesale B2B Marketplaces