Şuarâ Suresi Türkçe Meali

  • Şuarâ  1: Ta, Sin, Mim.
  • Şuarâ  2: Bunlar sana o apaçık Kitab´ın ayetleridir!
  • Şuarâ  3: Onlar iman etmeyecekler diye, neredeyse sen kendine kıyacaksın.
  • Şuarâ  4: Dilersek üzerlerine gökten bir ayet (mucize) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.
  • Şuarâ  5: Bununla beraber Rahman´dan kendilerine yeni bir öğüt gelmiyor ki, ondan yüz çevirmiş olmasınlar.
  • Şuarâ  6: Evet, yalanlamaktalar; fakat onlara alay edip durdukları şeyin dehşet veren haberleri gelecektir.
  • Şuarâ  7: Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz onda her güzel çiftten nice bitkiler bitirmişiz.
  • Şuarâ  8: Şüphesiz ki, bunda mutlak bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.
  • Şuarâ  9: Şüphesiz ki, Rabbin, gerçekten güçlü, çok merhametlidir.
  • Şuarâ  10: Bir vakit Rabbin Musa´ya şöyle seslendi: «Git o zalim kavme!
  • Şuarâ  11: Firavun kavmine, artık sakınmayacaklar mı!»
  • Şuarâ  12: (Musa) dedi ki: «Ya Rab, doğrusu korkarım ki, beni yalanlarlar;
  • Şuarâ  13: ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harun´a da peygamberlik ver!
  • Şuarâ  14: Bir de onlara karşı suçluyum; ondan dolayı beni öldürürler diye korkarım.
  • Şuarâ  15: (Allah) «Hayır» (endişe etme), «haydi ikiniz ayetlerimizle gidin; muhakkak Biz sizinle beraberiz (olup bitenleri) dinliyoruz,
  • Şuarâ  16: haydin Firavun´a varın da deyin ki: «İnan ki biz alemlerin Rabbinin elçisiyiz;
  • Şuarâ  17: İsrail oğullarını bizimle beraber salıver.»
  • Şuarâ  18: (Firavun) dedi ki: «A! Biz seni çocukken bizde büyütmedik mi? Ömrünün bir çok yıllarını aramızda geçirdin;
  • Şuarâ  19: hem de o yaptığın (kötü) işi yaptın; o halde sen o nankör kafirlerdensin!»
  • Şuarâ  20: (Musa) dedi ki: «O işi o zaman yaptım, şaşkınlardandım.
  • Şuarâ  21: Sizden korkunca da aranızdan kaçtım; derken Rabbim bana hüküm lütfetti ve beni peygamberlerden kıldı.
  • Şuarâ  22: O başıma kaktığın nimet de İsrail oğullarını kul köle edinmiş olmandır!»
  • Şuarâ  23: Firavun: «Alemlerin Rabbi de ne demek?» dedi.
  • Şuarâ  24: (Musa): «O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki herşeyin Rabbidir; eğer gerçeği kesin olarak görüyorsanız.» dedi.
  • Şuarâ  25: (Firavun) etrafındakilere: «Dinlemez misiniz?» dedi.
  • Şuarâ  26: (Musa): «O, sizin Rabbiniz ve daha önceki atalarınızın Rabbidir» dedi.
  • Şuarâ  27: (Firavun): «Size gönderilen elçiniz mutlaka delidir.» dedi.
  • Şuarâ  28: (Musa): «O, doğunun, batının ve bunların arasındaki herşeyin Rabbidir, eğer düşünüyorsanız.» dedi.
  • Şuarâ  29: (Firavun): «Andolsun ki, eğer benden başkasını tanrı edinirsen, seni kesinlikle zindana kapatılmışlardan ederim?» dedi.
  • Şuarâ  30: (Musa Firavun´a): «Sana apaçık bir şey (delil) getirdimse de mi?» dedi.
  • Şuarâ  31: (Firavun): «Haydi onu getir bakayım, doğrulardan isen» dedi.
  • Şuarâ  32: Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi;
  • Şuarâ  33: bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.
  • Şuarâ  34: (Firavun) etrafındaki topluluğa: «Bu gerçekten bilgiç bir sihirbaz!
  • Şuarâ  35: Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?» dedi.
  • Şuarâ  36: Dediler ki: «Bunu ve kardeşini alıkoy! Şehirlere de toplayıcılar gönder;
  • Şuarâ  37: bütün bilgiç sihirbazları getirsinler!»
  • Şuarâ  38: Böylece tesbit edilen bir günün belli bir vaktinde sihirbazlar toplandılar
  • Şuarâ  39: ve halka: «Siz de toplanır mısınız?» denildi.
  • Şuarâ  40: şayet üstün gelirlerse, herhalde bizler sihirbazlara uyacağız, dediler.
  • Şuarâ  41: Sihirbazlar Firavun´a geldiklerinde: «Şayet biz galip gelirsek, bize muhakkak bir mükafat vardır değil mi?» dediler.
  • Şuarâ  42: (Firavun): «Evet, hem siz o vakit benim en yakınlarımdan olacaksınız.» dedi.
  • Şuarâ  43: Musa onlara: «Siz ne atacaksanız atın!» dedi.
  • Şuarâ  44: Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve: «Firavun´un yüceliği hakkı için şüphesiz biz üstün geleceğiz.» dediler.
  • Şuarâ  45: Musa da asasını (yere) koyuverdi, bir de ne görsünler, onlar her ne dolap çeviriyorlarsa (bütün uydurduklarını) yutuyor.
  • Şuarâ  46: Derhal sihirbazlar secdeye kapandılar;
  • Şuarâ  47: «İman ettik alemlerin Rabbine;
  • Şuarâ  48: Musa ve Harun´un Rabbine!» dediler.
  • Şuarâ  49: (Firavun) dedi ki: «Ben size izin vermeden O´na iman ettiniz! Anlaşıldı ki, o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! O halde kesinlikle yakında anlayacaksınız; çaresiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi muhakkak çarmıha gerdireceğim!»
  • Şuarâ  50: (Büyücüler) dediler ki: «Zararı yok, mutlaka biz Rabbimize döneceğiz.
  • Şuarâ  51: Herhalde biz mü´minlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz.
  • Şuarâ  52: Musa´ya şunu vahyettik: «Kullarımı geceleyin yürüt (yola çıkar); çünkü takip edileceksiniz.»
  • Şuarâ  53: Firavun da şehirlere asker toplayıcılar gönderdi;
  • Şuarâ  54: Bunlar, şüphe yok ki küçük ve önemsiz bir toplulukturlar;
  • Şuarâ  55: fakat hakkımızda çok kin ve nefret besliyorlar;
  • Şuarâ  56: biz ise uyanık ve tedbirli topluluk bulunuyoruz.» diyordu.
  • Şuarâ  57: Böylece Biz onları bahçelerden, pınarlardan,
  • Şuarâ  58: hazinelerden ve güzel makamlardan çıkardık.
  • Şuarâ  59: ve onlan İsrail oğullarına miras kıldık.
  • Şuarâ  60: Derken (Firavun ve askerleri) güneş doğmuştu ki, arkalarına düştüler.
  • Şuarâ  61: İki topluluk birbirini görünce, Musa´nın arkadaşları: «Yakalandık» dediler.
  • Şuarâ  62: (Musa): «Hayır! asla! Rabbim muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir» dedi.
  • Şuarâ  63: Bunun üzerine Musa´ya: «Vur asan ile denize» diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ oluverdi,
  • Şuarâ  64: ötekileri de buraya yanaştırmıştık.
  • Şuarâ  65: Musa´yı ve beraberindekileri tamamen kurtardık,
  • Şuarâ  66: sonra da ötekileri boğduk.
  • Şuarâ  67: Şüphesiz bunda gerçekten bir ibret vardır; fakat çokları inanmadı.
  • Şuarâ  68: Ve şüphesiz ki Rabbin çok güçlü ve çok merhametlidir.
  • Şuarâ  69: Onlara İbrahim´in kıssasını da oku!
  • Şuarâ  70: O bir vakit babasına ve kavmine: «Siz neye tapıyorsunuz?» dedi.
  • Şuarâ  71: Bir takım putlara taparız da, onlar sayesinde toplanırız, dediler.
  • Şuarâ  72: (İbrahim) dedi. Dua ettiğiniz vakit onlar işitirler mi;
  • Şuarâ  73: veya size bir fayda yahut bir zarar verirler mi?»
  • Şuarâ  74: Hayır, biz atalarımızı böyle yaparken bulduk, dediler.
  • Şuarâ  75: (75-76) (İbrahim) dedi ki: «Siz ve sizden önceki atalarınızın neye taptıklarını şimdi gördünüz?
  • Şuarâ  76: (75-76) (İbrahim) dedi ki: «Siz ve sizden önceki atalarınızın neye taptıklarını şimdi gördünüz?
  • Şuarâ  77: Onların hepsi benim düşmanımdır; alemlerin Rabbi hariç;
  • Şuarâ  78: O ki, beni yarattı, sonra da bana o doğru yolu gösterir;
  • Şuarâ  79: O ki, beni yedirir, içirir.
  • Şuarâ  80: Hastalandığım zaman O bana şifa verir.
  • Şuarâ  81: O ki, beni öldürür, sonra beni yine diriltir.
  • Şuarâ  82: Ve O ki, ceza gününde günahlarımı bağışlamasını ümit ederim.
  • Şuarâ  83: Ya Rab, bana bir hüküm ver ve beni iyiler zümresine kat!»
  • Şuarâ  84: Ve bana gelecekler içinde güzel bir nam tahsis eyle!
  • Şuarâ  85: Ve beni Naim cennetinin varislerinden eyle!
  • Şuarâ  86: Babamı da bağışla; çünkü o yanlış gidenlerdendir.
  • Şuarâ  87: Yaratıkların diriltilecekleri gün, beni utandırma,
  • Şuarâ  88: O gün ki, ne mal fayda verir, ne oğullar!
  • Şuarâ  89: Ancak Allah´a temiz bir kalp ile varan başka!»
  • Şuarâ  90: Cennet takva sahiplerine yaklaştırılmıştır.
  • Şuarâ  91: Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.
  • Şuarâ  92: Ve bunlara: «Hani nerede o taptıklarınız,
  • Şuarâ  93: Allah´tan başka; nasıl size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarıyorlar mı?» denilmekte.
  • Şuarâ  94: Ve arkasından hep onlar ve azgınlar o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.
  • Şuarâ  95: Ve bütün o iblis orduları.
  • Şuarâ  96: onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler:
  • Şuarâ  97: Vallahi biz, doğrusu açık bir sapıklık içindeymişiz.
  • Şuarâ  98: Çünkü sizi alemlerin Rabbi seviyesinde tutuyorduk.
  • Şuarâ  99: Ve bizi hep o suçlular şaşırtmıştı.
  • Şuarâ  100: Bak şimdi bizim için ne şefaatçiler var,
  • Şuarâ  101: ne de sadık bir dost!
  • Şuarâ  102: Bari bizim için geriye (dünyaya) dönme imkanı olsaydı da, mü´minlerden olsaydık.»
  • Şuarâ  103: Şüphesiz bunda mutlaka alınacak bir ders vardır; öyle iken çoğu inanmadı.
  • Şuarâ  104: Ve şüphesiz ki, Rabbin çok güçlü ve çok merhametlidir.
  • Şuarâ  105: Nuh kavmi, gönderilen peygamberleri yalanladı,
  • Şuarâ  106: kardeşleri Nuh onlara şöyle dediği vakit: «Siz Allah´tan korkmaz mısınız?
  • Şuarâ  107: Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.
  • Şuarâ  108: Gelin Allah´tan korkun, bana itaat edin!
  • Şuarâ  109: Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.
  • Şuarâ  110: Gelin Allah´tan korkun, bana itaat edin!»
  • Şuarâ  111: A! Senin ardına hep o reziller düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız? dediler.
  • Şuarâ  112: (Nuh) «Benim onların ne yaptıklarına dair ne bilgim olabilir?
  • Şuarâ  113: Sizin şuurunuz olsa onların hesabının ancak Rabbime ait olduğunu bilirdiniz.
  • Şuarâ  114: Hem ben iman edenleri kovmaya me´mur değilim.
  • Şuarâ  115: Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.» dedi.
  • Şuarâ  116: Dediler ki: «Ey Nuh, eğer vazgeçmezsen, kesinlikle taşlanmışlardan olacaksın!»
  • Şuarâ  117: (Nuh): «Ey Rabbim, anlaşıldı ki, kavmim beni yalanladılar.
  • Şuarâ  118: Artık benimle onların arasını nasıl ayırt edeceksen et de, beni ve beraberimdeki müminleri kurtar!» dedi.
  • Şuarâ  119: Bunun üzerine Biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.
  • Şuarâ  120: Sonra da arkasında kalanları boğuverdik.
  • Şuarâ  121: Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır; öyle iken çoğu iman etmedi.
  • Şuarâ  122: Ve şüphesiz ki Rabbin, çok güçlü, çok merhametlidir.
  • Şuarâ  123: Ad (kavmi de) gönderilen peygamberleri yalanladı.
  • Şuarâ  124: Kardeşleri Hud o zaman onlara şöyle demişti: «Siz Allah´tan korkmaz mısınız?
  • Şuarâ  125: Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.
  • Şuarâ  126: Gelin Allah´tan korkun ve bana itaat edin!
  • Şuarâ  127: Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.
  • Şuarâ  128: Siz her tepeye bir alamet bina edip eğlenir durur musunuz?
  • Şuarâ  129: Ebedi kalacakmışsınız gibi bir takım sanayiler ediniyorsunuz.
  • Şuarâ  130: Hem tuttuğunuz vakit, merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz.
  • Şuarâ  131: Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.
  • Şuarâ  132: O Allah´tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri verdi.
  • Şuarâ  133: (133-134) Size davarlar, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar verdi.
  • Şuarâ  134: (133-134) Size davarlar, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar verdi.
  • Şuarâ  135: Cidden ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.»
  • Şuarâ  136: Dediler ki: «Sen ha öğüt vermişsin, ha öğüt verenlerden olmamışsın, bizce birdir.
  • Şuarâ  137: Bu sadece eskilerin adetidir
  • Şuarâ  138: Biz azaba uğratılacak değiliz.»
  • Şuarâ  139: O´nu yalanladılar; Biz de kendilerini helak ediverdik. Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır, ama çokları iman etmedi.
  • Şuarâ  140: Ve şüphesiz ki Rabbin, gerçekten O, çok güçlü ve çok merhametlidir.
  • Şuarâ  141: Semüd (kavmi) de gönderilen peygamberleri yalanladı.
  • Şuarâ  142: Kardeşleri Salih o zaman onlara şöyle demişti: «Allah´tan korkmaz mısınız?
  • Şuarâ  143: Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.
  • Şuarâ  144: Gelin Allah´tan korkun ve bana itaat edin.
  • Şuarâ  145: Buna karşı ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.
  • Şuarâ  146: Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız:
  • Şuarâ  147: cennetler, pınarlar,
  • Şuarâ  148: salkımları sarkmış hurmalar, ekinler içinde?
  • Şuarâ  149: Ki bir de dağlardan keyifli keyifli evler yontuyorsunuz?
  • Şuarâ  150: Gelin, Allah´tan korkun da bana itaat edin.
  • Şuarâ  151: İtaat etmeyin o kimselere
  • Şuarâ  152: ki, yeryüzünü fesada verirler de ıslah etmezler.»
  • Şuarâ  153: Dediler: «Sen iyice büyülenmişlerden birisisin;
  • Şuarâ  154: Sen de bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsin; haydi bir ayet (mucize) getir, eğer doğru konuşanlardan isen!»
  • Şuarâ  155: (Salih): «İşte (o mucize) bir dişi deve; su hakkı bir (gün) ona, belli bir günün su hakkı da size;
  • Şuarâ  156: sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar.» dedi.
  • Şuarâ  157: Derken onu vurdular, fakat pişman oldular;
  • Şuarâ  158: çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda (alınacak) bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.
  • Şuarâ  159: Ve şüphesiz Rabbin gerçekten, O, çok güçlü ve çok merhametlidir.
  • Şuarâ  160: Lut kavmi de gönderilen peygamberleri yalanladı.
  • Şuarâ  161: Kardeşleri Lut o zaman onlara şöyle demişti: «Siz Allah´tan korkmaz mısınız?
  • Şuarâ  162: Haberiniz olsun, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.
  • Şuarâ  163: Gelin Allah´tan korkun da bana itaat edin.
  • Şuarâ  164: Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.
  • Şuarâ  165: (165-166) Sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz da insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!
  • Şuarâ  166: (165-166) Sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz da insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!
  • Şuarâ  167: (Onlar): «Ey Lut, and içeriz ki (bu uyarılardan) vazgeçmezsen, kesinlikle (yurdun dışına) çıkarılanlardan olacaksın!» dediler.
  • Şuarâ  168: (Lut) dedi ki: «Doğrusu ben bu işinize kin güdenlerdenim.
  • Şuarâ  169: Ey Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarının uğursuzluğundan kurtar!
  • Şuarâ  170: Biz de onu ve ailesini tamamen kurtardık.
  • Şuarâ  171: Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.
  • Şuarâ  172: Sonra geride kalanların hepsini yerle bir ettik.
  • Şuarâ  173: Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, ne kötü idi O uyarılanların yağmuru!
  • Şuarâ  174: Şüphesiz bunda gerçekten bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.
  • Şuarâ  175: Ve şüphesiz ki Rabbin, gerçekten çok güçlü ve çok merhametlidir.
  • Şuarâ  176: Eyke halkı da gönderilen peygamberleri yalanladı
  • Şuarâ  177: Şuayb o zaman onlara şöyle demişti: «Siz Allah´tan korkmaz mısınız?
  • Şuarâ  178: Haberiniz olsun, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.
  • Şuarâ  179: Gelin Allah´tan korkun ve bana itaat edin.
  • Şuarâ  180: Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım alemlerin Rabbine aittir.
  • Şuarâ  181: Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın.
  • Şuarâ  182: ve doğru terazi ile tartın!
  • Şuarâ  183: Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yeryüzünü ihtilalcilikle fesada vermeyin.
  • Şuarâ  184: O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Yaratıcıdan korkun!»
  • Şuarâ  185: Dediler: «Sen muhakkak büyülenmişlerdensin.
  • Şuarâ  186: Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Doğrusu biz seni muhakkak yalancılardan sanıyoruz.
  • Şuarâ  187: Üzerimize gökten bir parça düşürüver, eğer doğru söyleyenlerden isen.»
  • Şuarâ  188: (Şuayb): «Rabbim yaptıklarınızı daha iyi bilir.» dedi.
  • Şuarâ  189: Hülasa onu yalanladılar, kendilerini de o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi.
  • Şuarâ  190: Şüphesiz bunda (alınacak) bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.
  • Şuarâ  191: Ve şüphesiz ki Rabbin, gerçekten O, çok güçlü ve çok merhametlidir.
  • Şuarâ  192: Ve gerçekten bu (Kur´an) alemlerin Rabbinin indirmesidir.
  • Şuarâ  193: Onu Ruhu´l-Emin (Cebrail) indirdi.
  • Şuarâ  194: Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın,
  • Şuarâ  195: açık parlak bir Arapça ile.
  • Şuarâ  196: O, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da var.
  • Şuarâ  197: Beni İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil mi?
  • Şuarâ  198: Eğer onu Arapça bilmeyenlerin birine indirseydik de,
  • Şuarâ  199: O onlara okusaydı, yine iman etmeyeceklerdi.
  • Şuarâ  200: Biz onu suçluların kalbine öyle sokmuşuzdur.
  • Şuarâ  201: Onlar acı azabı görecekleri zamana kadar ona iman etmezler
  • Şuarâ  202: o azap kendilerine ansızın hiç farkında olmadıkları bir anda gelecektir,
  • Şuarâ  203: (O zaman) diyecekler: «Acaba bize bir mühlet verilir mi?»
  • Şuarâ  204: Acaba azabımızın acele gelmesini mi istiyorlar?
  • Şuarâ  205: Gördün ya, onlara senelerce zevk ettirsek,
  • Şuarâ  206: Sonra kendilerine yapılan tehdit gelip çatsa,
  • Şuarâ  207: o yaşatıldıkları zevkin kendilerine hiç faydası olmayacaktır.
  • Şuarâ  208: Bununla birlikte Biz hangi memleketi helak ettikse, muhakkak onun uyarıcıları olmuştur.
  • Şuarâ  209: (Onlara) ihtar edilmiştir ve Biz haksızlık etmiş değilizdir.
  • Şuarâ  210: Ve bunu (Kur´an´ı) şeytanlar indirmedi;
  • Şuarâ  211: bu onlara hem yaraşmaz, hem güçleri yetmez.
  • Şuarâ  212: Onlar (vahyi) işitmekten kesinlikle mahrum edilmişlerdir.
  • Şuarâ  213: Bundan dolayı sakın, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma ki azap edileceklerden olmayasın.
  • Şuarâ  214: En yakın hısımlarını uyar.
  • Şuarâ  215: Ve sana uyan müminlere kanadını indir.
  • Şuarâ  216: Bunun üzerine sana isyan ederlerse: «Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım.» de.
  • Şuarâ  217: Ve O güçlü ve merhametli olana güvenip dayan.
  • Şuarâ  218: O ki, (namaza) kalktığın vakit seni görüyor
  • Şuarâ  219: ve secde edenler arasında dolaşmanı da.
  • Şuarâ  220: Çünkü, herşeyi işiten, herşeyi bilen O´dur.
  • Şuarâ  221: Şeytanların kimin üzerine indiğini size haber vereyim mi?
  • Şuarâ  222: Günaha kendini kaptırmış herbir sahtekar üzerine inerler.
  • Şuarâ  223: Onlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu da yalan söylerler.
  • Şuarâ  224: Şairler(e gelince) bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer.
  • Şuarâ  225: Görmüyor musun, bunlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.
  • Şuarâ  226: Hem de yapmayacakları şeyleri söylerler.
  • Şuarâ  227: Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah´ı çokça zikredenler ve kendilerine haksızlık edildikten sonra öçlerini alanlar müstesna. O haksızlık edenler hangi inkılaba münkalib olacaklarını (hangi akibete yuvarlanacaklarını) yarın bilecekler.
  • Sistemli Evden Eve Taşımacılık

    Vaktin Çağrısı

    Wholesale B2B Marketplaces

    Kadir Gecesi