Bakara Suresi Türkçe Meali

  • Bakara  1: Elif, Lam, Mim.
  • Bakara  2: İşte o Kitap, bunda şüphe yok; korunacaklar için hidayetin ta kendisi.
  • Bakara  3: Onlar ki, gayba iman edip namazı dürüst kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler.
  • Bakara  4: Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden evvel indirilene. Ahirete kesin inancı da bunlar edinirler.
  • Bakara  5: Bunlar işte Rablerinden bir hidayet üzerindedir ve bunlar işte o murada eren kurtulmuşlar.
  • Bakara  6: Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlarca aynıdır. İman etmezler.
  • Bakara  7: Allah, kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş; gözlerine de bir perde inmiştir. Bunların hakkı pek büyük bir azaptır.
  • Bakara  8: İnsanların içinde kimi de vardır ki: «Allah´a ve ahiret gününe inandık» derler; halbuki iman etmiş değillerdir.
  • Bakara  9: Allah´ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sadece kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.
  • Bakara  10: Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah hastalıklarını artırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara pek acı bir azap vardır.
  • Bakara  11: Onlara: «Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!» denildiği zaman: «Biz ancak düzelticileriz» derler.
  • Bakara  12: Ha! Doğrusu bunlar ortalığı karıştıranlardır. Fakat şuurları olmadığından farkında değillerdir.
  • Bakara  13: Yine bunlara: «İnsanların inandıkları gibi inanın.» dendiği zaman: «Biz de o budalaların inandıkları gibi mi inanalım?» derler. Doğrusu budala kendileridir, fakat bilmezler.
  • Bakara  14: Bir de iman edenlerle karşılaştıklarında: «Biz de inandık» derler. Kendi şeytanları ile başbaşa kaldıklarında: «Emin olun biz sizinle beraberiz, biz ancak alay ediyoruz.» derler.
  • Bakara  15: Asıl Allah onlarla alay ediyor ve taşkınlıkları içinde bocalarlarken kendilerini sürükleyip götürüyor.
  • Bakara  16: İşte bunlar öyle kimselerdir ki hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır da ticaretleri kar etmemiştir. Kar yolunu tutmuş da değillerdir.
  • Bakara  17: Bunların durumu, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumuna benzer. Ateş, çevresindekileri aydınlatınca Allah, nurlarını gideriverip kendilerini karanlıklar içinde bırakır. Artık bunlar görmezler.
  • Bakara  18: Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık bunlar, dönmezler.
  • Bakara  19: Yahut bunların durumu karanlıklar, gürleme ve şimşekler içinde gökten boşanan bir yağmura tutulmuş kimsenin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. Allah kafirleri kuşatmıştır.
  • Bakara  20: Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini aydınlatınca ışığında yürüyorlar, karanlıklar üzerlerine çökünce de dikilip kalıyorlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini alıverirdi. Şüphe yok ki, Allah her şeye gücü yetendir.
  • Bakara  21: Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratmış olan Rabbinize kulluk ve ibadet ediniz ki, gerçek korunanlardan olasınız!
  • Bakara  22: O, öyle bir lütufkardır ki, sizin için yeri bir döşek, göğü bir bina yaptı ve sizin için gökten bir su indirdi de onunla çeşitli mahsullerden size bir rızık çıkardı. Siz de artık bile bile tutup da Allah´a ortaklar koşmayın.
  • Bakara  23: Eğer kulumuza parça parça indirdiğimiz Kur´an´dan şüphe ediyorsanız, haydi onun gibisinden bir sure meydana getirin ve Allah´tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın, eğer iddianızda doğru iseniz.
  • Bakara  24: Fakat yapamazsanız -ki hiç bir zaman yapamayacaksınız- o halde kafirler için hazırlanan -çırası insanlarla taşlar olan- o ateşten sakının!
  • Bakara  25: İman edip iyi amel işleyenleri müjdele! Kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler var. Onlara her hangi bir meyveden bir rızık yedirilince onlar, her defasında: «Bu bizim önceden yediğimiz şeydir.» diyecekler; oysa ona benzer olarak sunulacaklar. Kendileri için orada tertemiz zevceler de var. Onlar orada ebedi kalacaklar.
  • Bakara  26: Allah bir sivrisineği, hatta üstündekini örnek vermekten sıkılmaz. İman edenler bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Kafirler ise: «Allah böyle bir örnek ile ne demek istemiş?» derler. Evet! Allah onunla bir çoğunu da şaşırtır, yine onunla bir çoğunu yola getirir. Onunla ancak fasıkları şaşırtır
  • Bakara  27: ki Allah´a kesin söz verdikten sonra bozarlar, Allah´ın riayet edilmesini emrettiği ilişkileri keser ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar, hep o hüsrana düşenlerdir.
  • Bakara  28: Allah´a nasıl küfrediyorsunuz ki, ölü iken sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra sizleri yine diriltecek, sonra da döndürülüp O´na götürüleceksiniz!
  • Bakara  29: O öyle bir yaratıcıdır ki, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı; sonra iradesini göğe yöneltip onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi pek iyi bilendir.
  • Bakara  30: Düşün ki, Rabbin meleklere: «Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim.» dediği vakit, «Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?» dediler. «Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim!» buyurdu.
  • Bakara  31: Ve Adem´e bütün isimleri öğretti. Sonra o isimlerin delalet ettiği şeyleri meleklere gösterip: «Haydi davanızda doğru iseniz, Bana şunları isimleriyle haber verin!» buyurdu.
  • Bakara  32: Melekler: «Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab! Bizim için, senin bize bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!» dediler.
  • Bakara  33: Ey Adem, bunlara onları isimleriyle haber ver! buyurdu. Bu emir üzerine Adem, onlara isimleriyle bunları haber verince buyurdu ki: «Size demedim mi Ben her halde göklerin ve yerin sırrını bilirim! Ve sizin açıkladığınız ve gizlediğiniz şeyleri de biliyorum!»
  • Bakara  34: Ve o vakit meleklere: «Adem için secde edin!» dedik, derhal secde ettiler. Ancak İblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten o kafirlerden idi.
  • Bakara  35: Ve dedik ki: «Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin, ikiniz de orada dilediğiniz yerde bol bol yiyin, ancak şu ağaca yaklaşmayın ki, haddini aşan zalimlerden olmayasınız.»
  • Bakara  36: Bunun üzerine şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları o bolluk içindeki yerden çıkardı. Biz de: «Haydi kiminiz kiminize düşman olarak inin ve yerde bir zamana kadar kalıp nasibinizi alacaksınız.» dedik.
  • Bakara  37: Bu ara Adem Rabbinden bir takım kelimeler belleyip O´na yalvardı. O da tevbesini kabul buyurup ona yine baktı. Gerçekten tevbeyi çok kabul eden ve çok merhamet eden ancak O´dur!
  • Bakara  38: Dedik ki: «Hepiniz oradan inin!» Sonra Benden size ne zaman bir yol gösterici gelir de kim o yol göstericinin izince giderse, onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
  • Bakara  39: Küfre sapanlar ve ayetlerimize yalan diyenler ise, işte bunlar ateşin arkadaşlarıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.
  • Bakara  40: Ey israiloğulları, size lütfettiğim nimetimi hatırlayın, Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size olan ahdimi yerine getireyim ve artık Benden korkun Benden
  • Bakara  41: Ve beraberinizdekini tasdik edici olarak indirdiğim Kur´an´a iman edin, O´na inanmayanların ilki siz olmayın, ayetlerimi de bir kaç paraya değiştirmeyin ve Benden sakının artık Benden!
  • Bakara  42: Hakkı batıla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin!
  • Bakara  43: Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin!
  • Bakara  44: Kitab (Tevrat)´ı okuduğunuz halde insanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Artık akıllanmayacak mısınız?
  • Bakara  45: Bir de sabır ve namazla yardım isteyin. gerçi bu ağır gelir; ancak saygılı kimselere değil.
  • Bakara  46: Onlar ki, kendilerinin gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve ancak O´na döneceklerine inanırlar.
  • Bakara  47: Ey İsrailoğulları, size ihsan ettiğim nimetimi ve vaktiyle sizi diğer varlıklara üstün yaptığımı hatırlayın.
  • Bakara  48: Ve kimsenin kimseden bir şey ödeyemeyeceği, kimseden şefaatin kabul olunmayacağı, kimseden fidyenin alınmayacağı ve kimsenin kurtarılamayacağı bir günden sakının!
  • Bakara  49: Hem hatırlayın ki, bir zaman sizi Firavun´un ailesinden kurtardık. Size azabın en kötüsünü reva görüyor, oğullarınızı boğazlıyor ve kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Ve bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
  • Bakara  50: Ve bir vakit sizin için denizi yardık, sizi kurtardık da Firavun´un adamlarını boğuverdik, sizler de bakıp duruyordunuz.
  • Bakara  51: Ve bir vakit Musa´ya kırk gece (Tur´da kalmak ve sonra kendisine Tevrat verilmek üzere) sözleştik. Sonra siz, onun arkasından kendinize zulmederek buzağıya taptınız.
  • Bakara  52: Sonra bunun arkasından da sizi bağışladık, artık şükretmeniz gerekiyordu.
  • Bakara  53: Ve bir vakit Musa´ya o Kitab´ı ve Furkan´ı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz.
  • Bakara  54: Ve bir vakit Musa, kavmine dedi ki: «Ey kavmim, cidden siz o buzağıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Gelin yaratanınıza dönün, tevbe edin de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız yaratanınız yanında sizin için hayırlıdır.» Böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten O, tevbeleri çok kabul eden, devamlı merhamet edendir.
  • Bakara  55: Ve bir vakit: «Ey Musa, biz Allah´ı açıkça görmedikçe, senin sözüne kesinlikle inanmayacağız.» dediniz. Bunun üzerine sizi o yıldırım yakalayıverdi; siz de bakakalmıştınız.
  • Bakara  56: Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzden sonra yine dirilttik.
  • Bakara  57: Ve üstünüze o bulutu gölgelik yaptık ve size verdiğimiz güzel rızıklardan yiyin diye üzerinize hem kudret helvası, hem de bıldırcın indirdik. Bize zulmetmediler, belki kendilerine ediyorlardı.
  • Bakara  58: Ve bir vakit: «Şu şehre girin de nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve secde ederek kapıdan girin «günahlarımızı bağışla» deyin ki, size günahlarınızı mağfiret ediverelim, iyilik edenlere ise (nimetlerimizi) daha artıracağız» dedik.
  • Bakara  59: Derken o zulmedenler sözü değiştirdiler, kendilerine söylendiğinden başka bir şekle koydular. Biz de o zalimlere kötülük yaptıkları için gökten pis bir azap indirdik.
  • Bakara  60: Ve bir vakit Musa, kavmi için su dileğinde bulunmuştu, Biz de: «Asan ile taşa vur!» demiştik. Bunun üzerine ondan on iki pınar fışkırdı. Her kısım insanlar kendi su alacağı kaynağı bildi. Allah´ın rızkından yiyin, için de bozgunculuk yaparak yeryüzünü fesada vermeyin!
  • Bakara  61: Ve bir vakit: «Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, artık bizim için rabbine dua et, bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın.» dediniz. (O da): «O üstün olanı daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya inin, o vakit size istediğiniz olacaktır.» dedi. Üzerlerine de zillet ve meskenet damgası basıldı ve sonunda Allah´tan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah´ın ayetlerini inkar ediyorlar ve haksız olarak peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana daldılar ve aşırı gidiyorlardı.
  • Bakara  62: Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve Sabiiler; bunlardan her kim Allah´a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve iyi bir amel işlerse, elbette bunların Rableri yanında mükafatları vardır. Bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır.
  • Bakara  63: Bir vakit de sizden söz almıştık ve Tur´u üstünüze kaldırıp demiştik ki: «Verdiğimiz Kitab´a sımsıkı sarılın ve içindekilerden gafil olmayın ki, günahtan sakınmış olasınız.»
  • Bakara  64: Sonra onun arkasından yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah´ın lütuf ve rahmeti olmasaydı her halde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
  • Bakara  65: İçinizden cumartesi istirahat günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. Biz onlara: «Sefil maymunlar olun!» dedik.
  • Bakara  66: Ve bu cezayı önündekilere ve sonrakilere bir ibret dersi ve korunacaklara da bir öğüt ve nasihat yaptık.
  • Bakara  67: Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: «Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor.» Onlar da: «Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?» dediler. O da: «O gibi cahillerden olmaktan Allah´a sığınırım.» dedi.
  • Bakara  68: Onlar: «Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.» dediler. O da: «Rabbim şöyle buyuruyor: «Bir sığır ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi emrolunduğunuz işi yapın!» dedi.
  • Bakara  69: Onlar: «Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın» dediler. O da: «Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir sığır.» dedi.
  • Bakara  70: Onlar: «Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o sığır bize karışık geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.» dediler.
  • Bakara  71: O da: «Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne koşulup toprağı süren, ne de ekin sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.» dedi. Onlar da: «İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.» dediler. Bunun üzerine o sığırı (bulup) boğazladılar. Neredeyse yapmayacaklardı.
  • Bakara  72: Ve o vakit birini öldürmüştünüz de, katili hakkında birbirinizle atışmış, üstünüzden atmıştınız. Halbuki Allah gizlemiş olduğunuzu açığa çıkaracaktı.
  • Bakara  73: Onun için dedik ki: «O sığırın bir parçasıyla öldürülen kişiye vurun.» İşte böyle, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir, taki aklınızı başınıza alasınız.
  • Bakara  74: Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı. Şimdi onlar taşlar gibi, hatta daha duygusuz; çünkü taşların öylesi var ki içinden nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi de var ki Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor. Sizlerin neler yaptığından Allah gafil değildir.
  • Bakara  75: Şimdi bunların size iman edeceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir zümre vardır ki, Allah´ın kelamını dinlerlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
  • Bakara  76: İman edenlere rasladıklarında: «İnandık» derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıklarında da: «Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi tutup Allah´ın size açıkladığı hakikatı onlara söylüyorsunuz? Aklınız yok mu be!» derler.
  • Bakara  77: Peki bilmezler mi ki, onlar neyi sır olarak saklar ve neyi açıkça ilan ederlerse Allah hepsini bilir?
  • Bakara  78: Bunların bir de okuyup yazma bilmeyen kısmı vardır ki, kitabı, kitabeti bilmezler, ancak bir takım kuruntu yığını hayaller kurar ve sadece zan ardında dolaşırlar.
  • Bakara  79: Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için: «Bu Allah tarafındandır.» derler. Artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!
  • Bakara  80: Bir de dediler ki: «Bize sayılı bir kaç günden başka asla ateş dokunmaz.» Siz de: «Allah´tan bir teminat mı aldınız? Böyle ise Allah kesinlikle sözünden caymaz, yoksa Allah´a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?»
  • Bakara  81: Evet kim bir kötülük yapmış da günahı kendisini her taraftan kuşatmış ise, işte öyleleri ateş ehli ve orada süresiz kalacaklardır.
  • Bakara  82: İman edip iyi ameller işleyenler, işte öyleleri de cennet ehli ve orada süresiz kalacaklardır.
  • Bakara  83: Ve bir vakit İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: «Allah´tan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya, yakınlığı olanlara, öksüzlere ve biçarelere de iyilik yapacaksınız. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin.» Sonra pek azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hala da dönüyorsunuz!
  • Bakara  84: Yine bir vakit kesin sözünüzü almıştık: «Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.» Sonra siz bunu ikrar da ettiniz ve ikrarınıza şahit de oldunuz.
  • Bakara  85: Sonra sizler yine şöyle kimselersiniz ki kendi kendinizi öldürüyorsunuz ve içinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz, aleyhlerinde günah ve düşmanlıkla birleşip yardımlaşıyorsunuz. Şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkışıyorsunuz. Oysa çıkarılmaları size haram kılınmıştı. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Şu halde içinizde böyle yapanlar sonuçta dünya hayatında rüsvaylıktan başka ne kazanırlar? Kıyamet günü de en şiddetli azaba kakılırlar. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
  • Bakara  86: Bunlar, ahireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yardım da yapılmaz.
  • Bakara  87: Andolsun ki, Musa´ya o kitabı verdik, arkasından bir takım peygamberler de gönderdik. Hele Meryem oğlu İsa´ya deliller verdik ve O´nu Cebrail ile de destekledik. Demek ki, size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle bir peygamber geldikçe her defasında kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için kimine yalan diyecek, kimini de öldürecek misiniz?
  • Bakara  88: Bizim kalplerimiz kılıflıdır dediler. Öyle değil! Allah onları kafirlikleri sebebiyle lanetledi; onun için çok az imana gelirler.
  • Bakara  89: Yanlarındakini (Tevrat´ı) tasdik etmek üzere onlara Allah tarafından bir kitap (Kur´an) gelince; önceden inkar edenlere karşı yardım isteyip dururlarken o tanıdıkları kendilerine gelince tuttular onu inkar ettiler. Artık Allah´ın laneti kafirlerin boynuna olsun!
  • Bakara  90: Ne kadar çirkindir o (karşılığında) kendilerini sattıkları şey ki; Allah´ın kullarından dilediğine kendi lütfundan vahiy indirmesini çekemeyerek, Allah ne indirdiyse hepsini inkar ettiler. Bu yüzden de gazap üstüne gazaba uğradılar. Ve o kafirler için aşağılayan bir azap vardır.
  • Bakara  91: Onlara: «Allah ne indirdiyse iman edin!» denildiği zaman: «Biz kendimize indirilene iman ederiz.» derler de ötekini inkar ederler. Oysa yanlarındakini (Tevrat´ı) doğrulayacak odur. De ki: «Madem inanıyordunuz ne diye Allah´ın peygamberlerini öldürüyordunuz?»
  • Bakara  92: Andolsun ki, Musa size apaçık delillerle gelmişti de arkasından tuttunuz danaya taptınız. Siz işte o zalimlersiniz.
  • Bakara  93: Bir vakit: «Size verdiğimiz Kitab´a sımsıkı sarılın ve O´nu dinleyin» diye Tur´u tepenize kaldırıp sizden söz aldık. «Duyduk, isyan ettik.» dediler ve inkarları yüzünden dana sevgisi iliklerine kadar işledi. De ki: «Eğer sizler inanmış kimseler iseniz inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!
  • Bakara  94: De ki: «Allah yanında ahiret evi (Cennet) başkalarının değil de sadece sizin ise, eğer bu davanızda da doğru iseniz haydi ölümü canınıza minnet bilin!»
  • Bakara  95: Fakat ellerinden çıkan işleri yüzünden onu hiç bir zaman temenni edemezler. Allah o zalimleri bilir.
  • Bakara  96: Onları, insanların hayata en düşkünü hatta müşriklerden bile daha düşkünü bulacaksınız. Onlardan her biri, bin sene yaşamayı arzu eder. Halbuki, ömürlü olmak kendisini azaptan uzaklaştıracak değildir. Allah, onların neler yaptıklarını görüyor.
  • Bakara  97: Söyle: «Her kim Cebrail´e düşman ise kendisinden öncekileri doğrulayan ve müminlere bir hidayet ve müjde olan Kur´an´ı senin kalbine Allah´ın izniyle o indirdi.
  • Bakara  98: Her kim Allah´a, Allah´ın meleklerine, Peygamberlerine, Cebrail´e ve Mikail´e düşman olursa, bilsin ki, Allah kafirlerin düşmanıdır.
  • Bakara  99: Andolsun ki, sana çok açık ayetler; Parlak mucizeler indirdik. Öyle ki iman sahasından uzaklaşmış fasıklardan başkası onları inkar etmez.
  • Bakara  100: O fasıklar, hem bunları tanımayacaklar, hem de ne zaman bir antlaşma yapsalar her defasında mutlaka içlerinden bir zümre onu bozup atıverecek öyle mi? Hatta az bir zümre değil, onların çoğu antlaşma tanımaz imansızlardır.
  • Bakara  101: Onlara Allah tarafından yanlarındaki kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi Allah´ın kitabını arkalarına attılar.
  • Bakara  102: Tuttular Süleyman´ın mülküne dair şeytanların uydurup izledikleri şeylerin ardına düştüler. Oysa, Süleyman kafir olmadı, ama o şeytanlar kafir oldular; İnsanlara büyücülük ve Babil´de Harut, Marut adında iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi: «Biz ancak bir imtihan için gönderildik, sakın sihir yapıp kafir olma!» demedikçe bir kimseye büyü öğretmezlerdi. İşte bunlardan karı-koca arasını ayıran şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah´ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek ve faydası olmayacak bir şey öğreniyorlardı. Andolsun ki, onu her kim satın alırsa, onun ahirette bir nasibi olmadığını da çok iyi biliyorlardı. Keşke kendilerini ne kötü şey karşılığında sattıklarını bilselerdi!
  • Bakara  103: Evet! İman edip de (büyü gibi günahlardan) sakınmış olsalardı, elbette Allah tarafından verilecek bir mükafat çok hayırlı olacaktı; bunu bir bilselerdi!
  • Bakara  104: Ey iman edenler, «Raina =bizi gözet» demeyin, «Unzurna =bize bak» deyin ve duyun ki, kafirler için pek elem veren bir azap vardır.
  • Bakara  105: Ne kitap ehlinden, ne de müşriklerden olan kafirler size Rabbinizden bir hayır indirilmesini ister. Allah ise rahmetini dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir
  • Bakara  106: Biz bir ayetten her neyi yürürlükten kaldırır veya unutturursak, daha hayırlısını yahut benzerini getiririz. Allah´ın her şeye gücü yettiğini bilmez misin?
  • Bakara  107: Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü tamamen Allah´a aittir. Size de Allah´tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!
  • Bakara  108: Yoksa siz peygamberinizi, bundan önce Musa´ya sorulduğu gibi sorguya çekmek mi istiyorsunuz? Oysa her kim imanı inkarla değiştirirse artık düz yolun ortasında sapıtmış olur.
  • Bakara  109: Kitap ehlinden bir çoğu arzu etmektedir ki, hak kendilerine gün gibi aşikar olduktan sonra sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan ötürü, sizi iman ettikten sonra çevirip kafir etsinler. Şimdilik siz, Allah emrini verinceye kadar af ve hoşgörüyle davranın. Şüphesiz ki, Allah her şeye gücü yetendir.
  • Bakara  110: Namazı doğru kılın, zekatı verin, kendiniz için her ne hayır yapıp gönderirseniz, Allah yanında onu bulursunuz. Her zaman Allah bütün yaptıklarınızı görüyor!
  • Bakara  111: Bir de «yahudiler veya hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek.» Dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. De ki: «Eğer doğru iseniz, haydi kesin delilinizi getirin!»
  • Bakara  112: Hayır! Kim samimi olarak yüzünü Allah´a tertemiz teslim ederse, işte onun Rabbi katında mükafatı vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
  • Bakara  113: Yahudiler: «hıristiyanların dayandığı bir şey yoktur.» derken, hıristiyanlar da: «yahudilerin dayandığı bir şey yoktur.» dediler. Oysa hepsi de Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler de tıpkı onların dedikleri gibi diyorlar. Bu yüzden Allah ihtilaf ettikleri bu hususta kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
  • Bakara  114: Allah´ın mescitlerinde, Allah´ın isminin anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimselerden daha zalim kim olabilir? Bunların oralara korka korka girmekten başka çareleri yoktur. Bunlara dünyada zillet, ahirette de büyük bir azap vardır.
  • Bakara  115: Bununla beraber, doğu da Allah´ın batı da! Nerede yönelseniz, orada Allah´a durulacak yön vardır! Şüphe yok ki Allah´ın rahmeti geniştir ve O, her şeyi bilendir.
  • Bakara  116: Hem o zalimler: «Allah oğul edindi.» dediler; Haşa O, bu gibi şeylerden münezzehtir. Doğrusu göklerde ve yerde ne varsa hepsi O´nun emrine boyun eğmektedir.
  • Bakara  117: O, göklerin ve yerin örneksiz yaratıcısıdır. Bir işi yapmayı isteyince ona yalnız «ol!» der, o da oluverir.
  • Bakara  118: İlmi olmayanlar da: «Ne olur Allah bizimle konuşsa, yahut bize bir mucize gelse!» dediler. Bunlardan öncekiler de tıpkı bunların dedikleri gibi demişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Cidden gerçekleri bilmek isteyen bir ümmet için biz mucizeleri açık bir şekilde gösterdik.
  • Bakara  119: Şüphesiz ki, Biz seni hak (olan Kur´an) ile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi gönderdik. Sen o cehennemliklerden sorumlu da değilsin.
  • Bakara  120: Sen onların milletlerine tabi olmadıkça yahudiler de hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar. De ki: «Her halde yol Allah yoludur.» Şanım hakkı için sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, faraza onların arzularına uyacak olsan, Allah´tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı bulunur.
  • Bakara  121: Kendilerine kitap verdiğimiz liyakatlı kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona iman ederler. Kim de onu inkar ederse hüsrana uğrayanlar işte onlardır.
  • Bakara  122: Ey İsrailoğulları, sizlere ihsan ettiğim nimetimi ve sizi bir zamanlar alemlere üstün kılmış olduğumu hatırlayın.
  • Bakara  123: Ve öyle bir günden korkun ki, kimse başka birinin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, ona şefaat fayda vermez ve hiç bir taraftan yardım da görmezler.
  • Bakara  124: Şunu da hatırlayın ki, bir vakit Rabbi, İbrahim´i bir takım kelimelerle imtihan etti. O, onları tamamlayınca Rabbi: «Ben seni bütün insanlara önder yapacağım.» buyurdu. İbrahim: «Rabbim zürriyetimden de yap» dedi. Rabbi ise: «Zalimler Benim ahdime nail olamaz.» buyurdu.
  • Bakara  125: Ve o vakit Kabe´yi insanlar için dönüp varılacak sevap kazanma ve güvenilir bir yer kıldık. Siz de İbrahim´in makamından kendinize bir namazgah edinin! Ve İbrahim ile İsmail´e şöyle emir verdik: «Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rüku ve secdeye varanlar için tertemiz bulundurun.»
  • Bakara  126: Ve o vakit İbrahim: «Ya Rab, burasını güvenilir bir yer kıl ve halkından Allah´a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle rızıklandır!» dedi. Allah da: «İnkar edenleri de rızıklandırır, kısa bir zaman için hayattan nasip aldırırım. Sonra onları cehennem azabına girmek zorunda bırakırım ki, o ne yaman bir inkılaptır!» buyurdu.
  • Bakara  127: Ve o zaman ki, İbrahim Beyt´in temellerini yükseltiyordu. İsmail ile birlikte şöyle dua ettiler: «Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur. Çünkü daima işiten, daima bilen Sensin ancak Sen!
  • Bakara  128: Ey Rabbimiz, bizi yalnız senin için boyun eğen müslüman kıl! Soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet vücuda getir! Bizlere yapacağımız ibadetleri göster ve tevbe ettikçe üzerimize rahmetinle bak! Tevbeleri çok kabul eden, çok merhamet eden Sensin ancak Sen!
  • Bakara  129: Ey Rabbimiz! Onlara içlerinden öyle bir peygamber gönder ki, üzerlerine ayetlerini okusun, kendilerine Kitab´ı ve hikmeti öğretsin, içlerini ve dışlarını tertemiz yapsın! Çünkü güç ve kuvvet sahibi, tam hikmet sahibi Sensin ancak Sen!»
  • Bakara  130: İbrahim´in milletinden, kendine kıyandan başka kim yüz çevirir? Gerçek şu ki, Biz onu dünyada seçkin birisi yaptık, ahirette de hiç şüphe yok ki o iyiler arasındadır.
  • Bakara  131: Rabbi ona: «Bana teslim ol!» emrini verince, o da: «Alemlerin Rabbine teslim oldum.» dedi.
  • Bakara  132: Bu dini İbrahim kendi oğullarına vasiyet ettiği gibi Yakup da vasiyet etti ve: «Oğullarım, Allah sizin için o dini seçti, başka dinlerden sakının yalnız müslüman olarak can verin! dedi.
  • Bakara  133: Yoksa ölüm Yakub´a geldiği vakit siz de orada mıydınız. O oğullarına: «Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?» dediği vakit onlar: «Senin Allah´ına, ataların İbrahim, İsmail ve İshak´ın Allah´ına, tek olan İlah´a ibadet ederiz, biz ancak O´na boyun eğen müslümanlarız.» dediler.
  • Bakara  134: Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız; siz onların yaptıklarından sorulacak değilsiniz.
  • Bakara  135: Bir de: «yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız» dediler. De ki: «Hayır, biz bir tek Allah´a inanan İbrahim´in dinindeyiz ki, o hiç bir zaman Allah´a ortak koşanlardan olmadı.»
  • Bakara  136: Ve deyin ki: «Biz Allah´a iman ettiğimiz gibi, bize ne indirildiyse; İbrahim´e, İsmail´e, İshak´a, Yakub´a ve torunlarına ne indirildiyse; Musa´ya, İsa´ya ne verildiyse ve bütün peygamberlere Rableri tarafından ne verildiyse hepsine iman ettik. O´nun elçilerinden hiçbirini ayırt etmeyiz. Ve biz, ancak O´nun için boyun eğen müslümanlarız.
  • Bakara  137: Eğer onlar da böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak doğru yolu buldular. Yok, yüz çevirirlerse, onlar sadece bir ihtilaf ve çekişme içindedirler. Allah da senden yana onların haklarından geliverecektir. O, herşeyi işiten ve bilendir.
  • Bakara  138: Sen Allah´ın boyasına bak! (Vaftiz de ne ki!) Kim Allah´tan daha güzel boya vurabilir? İşte biz O´na ibadet edenleriz!
  • Bakara  139: De ki: «Siz Allah hakkında bizimle mücadele mi edeceksiniz? Oysa O, bizim de Rabbimiz, sizin de. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız size. Ancak biz O´na samimiyetle bağlılarız.»
  • Bakara  140: Yoksa siz: «İbrahim de İsmail de İshak da Yakup da torunları da hep yahudi veya hıristiyan idiler.» mi diyorsunuz? De ki: «sizler mi daha iyi bileceksiniz, yoksa Allah mı? Allah´ın şahitlik ettiği bir gerçeği bilerek gizleyenlerden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.
  • Bakara  141: Onlar bir ümmetti gelip geçtiler. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız ve siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
  • Bakara  142: İnsanlardan beyinsiz takımı: «Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?» diyeceklerdir. De ki: «Doğu da batı da Allah´ındır. O, dilediği kimseyi doğru bir caddeye çıkarır.
  • Bakara  143: İşte böyle sizi, bütün insanlar üzerine adalet örneği, hak şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun diye, doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir toplum yaptık. Sana önceden durduğun Ka´be´yi kıble yapmamız da yalnız peygamberlerin izinde gidecekleri iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırt etmemiz içindir. Elbette o, Allah´ın doğru yola ilettiği kimselerden başkasına mutlaka ağır gelecekti. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara karşı çok şefkatli ve merhametlidir.
  • Bakara  144: Gerçekten yüzünün gök yüzünde aranıp durduğunu görüyoruz. Artık gönlünü ferah tut, seni hoşnut olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Haram´a doğru çevir! Siz de ey insanlar, nerede bulunursanız, yüzünüzü o yana doğru çeviriniz. Kendilerine kitap verilmiş olanlar da şüphesiz onun, Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu kesinlikle bilirler. Allah, onların yaptıklarından ve yapacaklarından habersiz değildir.
  • Bakara  145: Andolsun ki, sen, o kitap verilmiş olanlara her türlü delili de getirsen yine senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uymazsın. Bir kısmı diğer bir kısmının kıblesine de uymuyor. Andolsun ki sana gelen bunca ilmin arkasından tutup onların arzularına uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka haksızlık yapanlardan olursun.
  • Bakara  146: Kendilerine kitap verdiğimiz toplumların alimleri, peygamberi, oğullarını tanır gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir takımı, gerçeği bile bile gizlerler.
  • Bakara  147: O gerçek Rabbindendir. Artık sakın şüpheye düşenlerden olma!
  • Bakara  148: Her birinin bir yöneti vardır, o ona yönelir. Haydi hep hayırlara koşun, yarışın! Her nerede olsanız Allah sizi toplar, bir araya getirir. Şüphesiz ki, Allah herşeye gücü yetendir.
  • Bakara  149: Her nereden yola çıkarsan hemen yüzünü Mescid-i Haram´a doğru çevir. Şüphesiz bu Rabbinden gelen bir gerçektir. Allah, yaptıklarınızdan habersiz de değildir.
  • Bakara  150: Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram´a doğru çevir ve her nerede olursanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, Benden korkun ki hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım hem de bu sayede doğru yola eresiniz.
  • Bakara  151: Nitekim içinizde size ayetlerimizi okuyan, sizi tertemiz yapan, size kitap ve hikmet öğreten ve size bilmediğiniz şeyleri öğreten, sizden bir elçi gönderdik.
  • Bakara  152: O halde anın Beni, anayım sizi; Bana şükredin, nankörlük etmeyin!
  • Bakara  153: Ey iman edenler, sabır ve namazla yardım isteyin! Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
  • Bakara  154: Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, hayır diridirler, fakat siz sezmezsiniz
  • Bakara  155: Çaresiz sizleri biraz korku, biraz açlık, biraz maldan, candan ve ürünlerden eksiklik ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabırlıları.
  • Bakara  156: ki başlarına bir bela geldiğinde: «Biz Allah´a aitiz ve sonunda O´na döneceğiz.» derler.
  • Bakara  157: İşte onlar! Onlara Rablerinden mağfiretler ve rahmet vardır ve işte onlar, doğru yola erenlerdir.
  • Bakara  158: Şüphesiz, Safa ile Merve Allah´ın sembollerindendir. Onun için her kim Hac veya Umre niyetiyle Ka´be´yi ziyaret ederse, tavafı bunlarla yapmasında ona bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah, mükafatını veren ve her şeyi bilendir.
  • Bakara  159: İndirdiğimiz apaçık ayetleri ve doğruyu, Biz onları insanlar için kitapta iyice açıkladıktan sonra, gizleyenlere Allah da bütün lanet edebilenler de lanet eder.
  • Bakara  160: Ancak tevbe edip kendilerini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. Ben, onları bağışlarım. Ben, çok çok tevbe kabul ederim ve çok bağışlarım.
  • Bakara  161: Ancak, ayetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüş olanlar işte, Allah´ın laneti, meleklerin laneti, insanların laneti hep onların üstüne olsun.
  • Bakara  162: Onlar, sonsuza kadar o lanetin altında kalırlar, ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.
  • Bakara  163: Her halde hepinizin tanrısı bir Tanrıdır, O´ndan başka hiç bir tanrı yoktur. O, esirgeyen ve bağışlayandır.
  • Bakara  164: Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allah´ın yukarıdan bir su indirip onunla toprağı ölmüşken diriltmesinde, üzerinde deprenen hayvanları yaymasında, rüzgarları değiştirmesinde, gökle yer arasında boyun eğmiş bulutta akıllı olan bir topluluk için elbette Allah´ın birliğine deliller vardır.
  • Bakara  165: İnsanlardan kimi de Allah´tan beride O´na karşı bir takım denkler ediniyorlar ve onları Allah´ı sever gibi seviyorlar. İman edenler ise Allah için sevgice daha kuvvetlidirler. Haksızlık edenler azabı, görecekleri vakit bütün kuvvetin gerçekten Allah´ın olduğunu ve Allah´ın gerçekten çok çetin azabı olduğunu görseler...
  • Bakara  166: O vakit uyulanlar, azabı görerek kendilerine uyanlardan kaçmışlar, aralarındaki bütün bağlar didik didik kopmuştur.
  • Bakara  167: Uyanlar da şöyle demektedir: «Ah bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da onlar bizden kaçtıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! İşte böyle Allah, onlara bütün yaptıklarını üzerlerine çökmüş, pişmanlıklar halinde gösterecektir. Onlar, ateşten çıkacak değillerdir.
  • Bakara  168: Ey insanlar, bütün yeryüzündeki nimetlerimden helal ve temiz olmak şartıyla yiyin; fakat şeytanın adımlarına uymayın! Çünkü o sizin açık bir düşmanınızdır.
  • Bakara  169: O size hep çirkin ve murdar işleri emreder ve Allah´a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi ister.
  • Bakara  170: Onlara: «Allah´ın indirdiğine uyun.» denildiğinde, «Hayır, atalarımızı neyin üzerinde bulduksa ona uyarız.» dediler. Ya ataları birşeye akıl erdirememiş ve doğruyu seçememiş idiyseler?
  • Bakara  171: O kafirlerin durumu, sadece bir çağırma ve bağırmadan başkasını duymaz bir kulakla haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akıl da etmezler.
  • Bakara  172: Ey iman edenler, size kısmet ettiğimiz rızıkların hoşlarından yiyin ve Allah´a şükredin, eğer yalnızca O´na tapıyorsanız!
  • Bakara  173: O, size, yalnız hayvan ölüsü, kan, domuz eti ve Allah´tan başkası adına kesileni yasakladı. Ancak, kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zorunlu olan miktarı geçmemek şartıyla ona da günah yükletilmez. Çünkü Allah, çok bağışlayan ve merhamet edendir.
  • Bakara  174: Allah´ın indirdiği kitaptan birşeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar muhakkak ki, karınlarına ateşten başka bir şey yemezler ve kıyamet günü Allah onlarla ne konuşur, ne de onları temize çıkarır; onlara sadece pek elem veren bir azap vardır.
  • Bakara  175: İşte onlar, hidayeti verip sapıklığı, bağışlamayı bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar ateşe ne kadar da dayanıklı şeyler!
  • Bakara  176: Zira bu azabın sebebi Allah´ın kitabı gerçekle indirmiş olmasındandır. Kitapta ayrılığa düşenler ise şüphesiz, haktan uzak bir ayrılık içindedirler.
  • Bakara  177: Erginlik, yüzlerinizi bir doğu bir batı tarafına çevirmeniz değildir. Ancak eren Allah´a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edip yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal veren, hem namazı kılan, hem zekatı veren, sözleştikleri vakit sözlerini yerine getiren, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve savaşın kızıştığı anda sabır gösterenlerdir. İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır Allah´tan korkup kötülüklerden sakınanlar.
  • Bakara  178: Ey iman edenler, öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazıldı. Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi. Bununla birlikte her kim kardeşi tarafından kısmen bağışlanırsa, o vakit görev, birinin geleneğe uyması birinin de ona borcunu güzellikle ödemesidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmetttir. Her kim, bunun ardından yine tecavüz ederse, artık ona pek elem veren bir azap vardır.
  • Bakara  179: Sizin için kısasta bir hayat vardır, ey temiz aklı, temiz özü olanlar! Belki korunursunuz.
  • Bakara  180: Birinize ölüm geldiği vakit, bir mal bırakacaksa, babası, annesi ve en yakın akrabası için meşru bir biçimde vasiyette bulunması, Allah´a karşı gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak üzerinize yazıldı.
  • Bakara  181: Şimdi her kim bunu duyduktan sonra değiştirirse, her halde vebali yalnızca o değiştirenlerin boynunadır. Şüphe yok ki, işitir, bilir.
  • Bakara  182: Her kim de vasiyet edenin bir yanlışlık yapmasından veya bir günaha girmesinden endişe eder de iki tarafın arasını düzeltirse ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayıcı çok merhametlidir.
  • Bakara  183: Ey iman edenler, oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de korunasınız diye farz kılındı.
  • Bakara  184: Sayılı günler... İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerden sayısınca tutar. Ona dayanıp kalanlar (dayanamayanlar) üzerine de bir yoksulu doyuracak fidye vermek gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır. Yine de oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.
  • Bakara  185: O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur´an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!
  • Bakara  186: Şayet kullarım Beni senden sorarlarsa gerçekten Ben çok yakınım. Bana dua edince duacının duasını kabul ederim; O halde onlar da Benim davetime koşsunlar ve Bana layıkiyle iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
  • Bakara  187: Oruç günlerinin gecesi kadınlarınızla ilişkide bulunmanız size helal edildi. Onlar sizin için bir giysi, siz de onlar için bir giysi durumundasınız. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Şimdi onlarla ilişkide bulunun, Allah´ın sizler için yazdığını isteyin ve fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yiyin, için, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz, mescitlerde itikaf halinde iken onlarla ilişkide bulunmayın. Bunlar, Allah´ın sınırlarıdır; sakın onlara yaklaşmayın! Allah böylece, sakınıp korunsunlar diye insanlara ayetlerini iyice açıklıyor.
  • Bakara  188: Bir de aranızda mallarınızı haksız sebeplerle yemeyin, insanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için o malları hakimlere sarkıtmayın (dava konusu yapmayın.)
  • Bakara  189: Onlar sana hilalleri soruyorlar. De ki: «Onlar, insanlar için ve hac için vakit ölçüleridir. Erginlik, evlere arkalarından gelmenizle değildir, gerçek eren, korunanlardır. Evlere kapılarından gelin ve Allah´tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.
  • Bakara  190: Size savaş açanlarla siz de Allah yolunda çarpışın; fakat haksız taarruz etmeyin. Çünkü Allah, haksız taarruz edenleri sevmez.
  • Bakara  191: Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescid-i Haram´ın yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın! Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kafirlerin cezası böyledir.
  • Bakara  192: Artık Allah´a ortak koşmaktan vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah pek bağışlayan ve pek merhamet edendir.
  • Bakara  193: Bir fitne kalmayıp din yalnız Allah´ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Eğer vazgeçerlerse, artık düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.
  • Bakara  194: Haram ay, haram aya ve bütün haramlar birbirine karşılıktır. O halde kim size saldırıda bulunursa siz de ona yaptığı saldırının misli ile saldırın ve ileri gitmekten Allah´tan korkun ve bilin ki Allah, takva sahibi olanlarla beraberdir.
  • Bakara  195: Allah yolunda malınızı verin de ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve güzel hareket edin, çünkü Allah, güzel davrananları sever.
  • Bakara  196: Haccı ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer kısıtlanırsanız o vakit kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başında bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç, sadaka veya kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Kısıtlılıktan kurtulduğunuzda her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da kurbanın kolay geleni gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda yedi gün de döndükten sonra, toplam on gün oruç tutmak gerekir. Bu hüküm Mescid-i Haram´da ikamet etmeyenler içindir. Allah´tan korkun ve bilin ki, Allah´ın cezası gerçekten çok çetindir.
  • Bakara  197: Hac vakti, bilinen aylardır. Kim bu aylarda hacca başlarsa, artık hac sırasında ne kadına yaklaşma, ne günah işleme, ne de kavga vardır. Hayra dair ne işlerseniz Allah onu bilir. Azık hazırlayın ve bana her türlü fenalıktan korunarak gelin. Çünkü en hayırlı azık takvadır, ey beyni olanlar!
  • Bakara  198: Hac mevsiminde Rabbinizden rızık isteyerek ticaret yapmanız size günah değildir. Arafattan sel gibi taşarak döndüğünüzde Meş´ari´l-Haram yanında, Allah´ı zikredin. O´nu, size doğrusunu öğrettiği gibi zikredin. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten yolunu şaşırmışlardan idiniz.
  • Bakara  199: Sonra insanların akın ettiği yerden siz de dönün ve Allah´ın bağışlamasını isteyin. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.
  • Bakara  200: Nihayet hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde, bir zamanlar atalarınızı andığınız gibi hatta daha coşkulu bir anışla Allah´ı anın. Çünkü insanların bir takımı: «Rabbimiz, bize dünyada ver!» der. Ona ahirette bir kısmet yoktur.
  • Bakara  201: Kimisi de: «Rabbimiz, bize dünyada bir güzellik, ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru!» der.
  • Bakara  202: İşte bunlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah´ın hesabı çok çabuktur.
  • Bakara  203: Bir de sayılı günlerde Allah´ı zikredin, tekbir getirin. Bunlardan iki gün içinde dönüş için acele edene günah yoktur, geç dönene de günah yoktur; fakat korunan için. Allah´tan korkun ve bilin ki, O´nun huzurunda toplanacaksınız.
  • Bakara  204: İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözü seni imrendirir ve o, kalbindekine Allah´ı şahit tutar. Oysa o, İslam düşmanlarının en azılısıdır.
  • Bakara  205: İş başına geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için didinir. Allah da bozgunculuğu sevmez.
  • Bakara  206: Ona: «Allah´tan kork!» denildiği zaman da gururu kendisini daha çok günaha iter. Cehennem de onun hakkından gelir. O, gerçekten ne kötü yataktır.
  • Bakara  207: Yine insanlar arasında kimi de vardır ki, Allah´ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder. Allah ise kullarına çok şefkatlidir.
  • Bakara  208: Ey iman edenler, topluca barışa girin ve şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır.
  • Bakara  209: Sizlere bunca açık deliller geldikten sonra yine kayarsanız iyi biliniz ki, Allah çok onurlu bir hikmet sahibidir.
  • Bakara  210: Onlar, sadece Allah´ın buluttan gölgelikler içinde meleklerle birlikte gelmesini ve kendi işlerinin bitirilmesini gözetliyorlar. Oysa bütün işler Allah´a götürülür.
  • Bakara  211: İsrail oğullarına, onlara ne kadar açık bir mucize verdiğimizi sor! Fakat her kim, Allah´ın nimetini kendisine geldikten sonra değiştirirse şüphesiz Allah´ın cezası pek çetindir.
  • Bakara  212: İnkarcılara dünya hayatı bezendi de iman edenlerle eğleniyorlar. Oysa korunan o müminler, kıyamet günü onların üstündedirler. Allah, dilediğine hesapsız nimetler verir.
  • Bakara  213: İnsanlar tek bir ümmet idi. Ayrılmaları üzerine Allah, nimetinin müjdecileri ve azabın habercileri olarak peygamberleri gönderdi ve onlarla birlikte insanlar arasındaki anlaşmazlıklarda hakem olması için hak ile kitap indirdi. Bunda da yalnızca kendilerine kitap verilenler, kendilerine bunca apaçık ayetler geldikten sonra tutup aralarındaki ihtiras yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle inananları anlaşmazlığa düştükleri hakka doğrudan ulaştırdı. Allah dilediğini doğru yola çıkarır.
  • Bakara  214: Yoksa siz, sizden önce geçenlerin örnek olmuş durumları hiç başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına öyle ezici sıkıntılar, kımıldatmaz zaruretler geldi ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve beraberindeki iman edenler: «Allah´ın yardımı ne zaman?» diyeceklerdi. Bak işte, Allah´ın yardımı yakındır.
  • Bakara  215: Sana Allah yolunda mallarını neye harcayacaklarını sorarlar. De ki: «Vereceğiniz nafaka, ana, baba, en yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız Allah onu muhakkak bilir.
  • Bakara  216: Savaş, hoşunuza gitmese de üzerinize yazıldı. Gerçi o size hoş gelmez, fakat olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz birşeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
  • Bakara  217: Sana haram ay ve onda savaşma hakkında soru yöneltiyorlar. De ki: «Onda savaş, büyük bir günahtır. Allah yolundan engellemek, O´nu inkar etmek, Mescid-i Haram´a gidişi engellemek ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne ise, adam öldürmekten daha büyük bir kötülüktür. Onlar güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşı sürdürürler, sizden her kim de dininden döner ve kafir olarak ölürse, bunların yaptığı bütün iyi işler dünya ve ahirette boşa gitmiştir ve artık onlar cehennemliktirler, hep orada sonsuza kadar kalacaklardır.
  • Bakara  218: Şüphesiz inananlar ve Allah yolunda hicret edip savaşanlar; kesinlikle bunlar, Allah´ın rahmetini umarlar. Allah, gerçekten bağışlayıcı ve merhamet sahibidir.
  • Bakara  219: Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: «Bu ikisinde büyük bir günah ve insanlara bazı yararlar vardır. Ancak günahları yararlarından daha büyüktür.» Yine sana neyi başkalarına vereceklerini soruyorlar. De ki: «Sizi sıkmayanını.» Allah, düşünesiniz diye, ayetlerini size böylece açıklıyor.
  • Bakara  220: O ayetler, dünya ve ahiret hakkındadır. Bir de sana öksüzlerden soruyorlar. De ki: «Onların işlerini düzene koymak, karışmamaktan daha hayırlıdır. Kendilerine karışırsanız kardeşlerinizdirler. Allah, yararlı iş yapanı bozguncudan ayırır. Eğer Allah dileseydi sizi kesinkes sarpa sarardı. Şüphesiz ki, Allah çok güçlü ve hikmet sahibidir.
  • Bakara  221: Allah´a ortak koşan kadınlarla, iman etmedikçe evlenmeyin! Allah´a ortak koşan bir kadın sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş bir cariye her halde ondan daha hayırlıdır. İnanan kadınları, Allah´a ortak koşan erkeklerle, iman etmedikçe evlendirmeyin. Allah´a ortak koşan erkek size hoş görünse bile bir köle, ondan daha hayırlıdır. Onlar, sizi ateşe davet ederler; Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor; insanlara, hatırda tutmaları için ayetlerini iyice açıklıyor.
  • Bakara  222: Sana kadınların aybaşı adetlerinden soruyorlar. De ki: «O, bir eziyettir. Onun için adet günlerinde kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah´ın emrettiği yerden onlara varın. Allah, çok tevbe edenleri de sever çok temizlenenleri de sever.
  • Bakara  223: Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah´tan korkun ve herhalde onun huzuruna varacağınızı bilin! Sen müminleri müjdele!
  • Bakara  224: Bir de sözünüzde durmanız, takva sahibi olmanız ve insanların arasını düzeltmeniz için Allah´ı yeminlerinize hedef edip durmayın. Allah, herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
  • Bakara  225: Allah, sizleri ağız alışkanlığıyla yaptığınız yeminlerden dolayı cezalandırmaz. Ancak gönüllerinizin bilinçli yaptığı yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayıcı, çok halimdir.
  • Bakara  226: Eşlerine yaklaşmamak için perhiz yemini eden erkeklerin dört ay beklemeleri gerekir. Şayet eşlerine dönerlerse şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
  • Bakara  227: Ancak, eğer boşanmaya karar verirlerse, şüphesiz Allah, söylediklerini işitir, kurduklarını bilir.
  • Bakara  228: Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç adet beklerler ve Allah´ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri kendilerine helal olmaz. Allah´a ve ahiret gününe imanları varsa gizlemezler. Kocaları da barışmak istedikleri takdirde o süre içerisinde onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Yalnız, erkekler için onların üzerinde bir derece vardır. Allah´ın izzeti var, hikmeti var.
  • Bakara  229: O boşama iki keredir. Ondan sonrası, ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helal olmaz. Erkek ve kadın Allah´ın yükümlü kıldığı görevleri yerine getiremeyeceklerinden korkarlarsa o başka. Eğer siz de bunların Allah´ın verdiği yükümlülükleri doğru dürüst yerine getiremeyeceklerinden korkarsanız, kadının ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. Bunlar, işte Allah´ın belirlediği sınırlardır. Sakın bunları aşmayın! Her kim Allah´ın sınırlarını aşarsa, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.
  • Bakara  230: Derken kadını bir daha boşarsa, başka bir kocaya varıncaya kadar artık ona helal olmaz. Bu da onu boşarsa, Allah´ın emirlerini sağlam tutacaklarına ümitli oldukları takdirde öncekilerin birbirlerine dönmeleri kendilerine günah değildir. Bunlar, Allah´ın tayin ettiği sınırlardır. İlim ehli olanlar için bunları açıklıyor.
  • Bakara  231: Kadınları boşadığınızda, iddetlerini bitirdikleri zaman, artık ya onları iyilikle tutun veya iyilikle salın. Yoksa haklarına tecavüz etmek için onları zararlarına olacak şekilde yanınızda tutmayın. Kim bunu yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah´ın ayetlerini şakaya almayın. Allah´ın üzerinizdeki nimetini ve size öğütler vermek için indirdiği kitap ve hikmeti unutmayıp düşünün. Allah´tan korkun ve bilin ki, Allah herşeyi bilir.
  • Bakara  232: Kadınları boşadığınızda, iddetlerini bitirdikleri zaman aralarında meşru bir şekilde anlaştıkları takdirde, kendilerini kocalarına nikah edecekler diye baskı yapmayın. Bu, işte içinizden Allah´a ve ahiret gününe inananlara verilen bir öğüttür. Bu sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha temizdir. Siz bilmezken Allah bilir.
  • Bakara  233: Anneler çocuklarını emziğin tamamlanmasını isteyenler için iki tam yıl emzirirler. Çocuk kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri imkanları nisbetinde bir borçtur. Bununla birlikte herkes ancak gücü nisbetinde yükümlü olur. Ne yavrusu yüzünden bir ana ne de yavrusu yüzünden bir baba zarara uğratılmasın. Mirasçıya da aynı yükümlülük vardır. Eğer baba ve anne birbirleriyle anlaşıp rıza göstererek memeden kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur. Şayet çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğiniz ücreti güzelce ödedikten sonra yine size günah yoktur. Bununla beraber Allah´tan korkun ve bilin ki Allah ne yaparsanız görür.
  • Bakara  234: İçinizden ölüp de geride kadın bırakanların eşleri, dört ay on gün beklemelidir. Bu süreyi bitirdikten sonra artık kendi haklarında meşru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  • Bakara  235: Kadınlara evlenme arzusunda olduğunuzu çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Allah, sizin onları mutlaka anacağınızı biliyor; ancak meşru ve helal söz dışında onlarla gizli buluşma için sözleşmeyin. Farz olan iddet sona ermeden nikah kıymaya kalkışmayın. Allah´ın gönlünüzde ne varsa onu bildiğini bilin ve O´ndan sakının! Yine bilin ki, Allah, çok bağışlayıcı ve çok halimdir.
  • Bakara  236: Eğer kadınları, kendilerine el sürmeden veya mehir belirlemeden boşadınızsa, bunun size bir sakıncası yoktur. Ancak onlara yararlanacakları birşey verin, varlıklı olan durumuna göre, darlık içinde olan da gücüne göre güzellikle bir mal vermelidir. Bu, iyilik severler üzerine borç bir haktır.
  • Bakara  237: Eğer onları el sürmeden boşar da mehir kesmiş bulunursanız borç, o belirlediğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikah akdine yetkili bulunan erkek affederse, o başka. Erkekler, sizin fazlasıyla vermeniz takvaya daha yakındır! Aranızda faziletle davranmayı unutmayın! Şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız görür.
  • Bakara  238: Namazlara, özellikle orta namaza devam edin ve kalkın Allah için divan kurun!
  • Bakara  239: Eğer bir korku halinde iseniz, yaya veya binek üstünde giderken kılın. Güvenlik ortamını bulduğunuz vakit de böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi hemen Allah´ı zikredin.
  • Bakara  240: İçinizden hanımlarını geride bırakarak ölüme yaklaşanlar, karılarının senesine kadar evden çıkarılmaksızın bakılması için bir mal vasiyet ederler. Bunun üzerine kendileri çıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah, çok güçlüdür, hikmet sahibidir.
  • Bakara  241: Boşanan kadınların da örfe göre bir nafaka hakları vardır ki, verilmesi Allah´tan korkanlara bir vazifedir.
  • Bakara  242: İşte akıllarınız ersin diye Allah, size ayetlerini böyle açıklıyor.
  • Bakara  243: Binlerce kişi iken ölüm korkusuyla yurtlarından çıkan kimseleri görmez misin? Allah onlara: «Ölün.» dedi. Sonra onlara bir hayat verdi. Muhakkak Allah, insanlara karşı bir fazilet sahibidir, ancak insanların pek çokları şükretmiyorlar.
  • Bakara  244: O halde Allah yolunda çarpışın ve Allah´ın işiten ve bilen olduğunu bilin!
  • Bakara  245: Kimdir o kişi ki, Allah´a güzel bir borç sunsun da Allah ona birçok katlarını katlayıversin. Allah, hem sıkar, hem açar. Hepiniz döndürülüp O´na götürüleceksiniz.
  • Bakara  246: Musa´dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerine baksana! Hani peygamberlerinden birine: «Bize bir hükümdar gönder, Allah yolunda savaşalım.» dediler. O: «Ya üzerinize farz edilir de savaşmamazlık ederseniz?» dedi. Onlar: «Neden Allah yolunda savaşmayalım? Yurtlarımızdan çıkarıldık, çocuklarımızdan ayrı bırakıldık.» dediler. Bunun üzerine savaş, kendilerine farz kılındığı zaman, pek azı dışındakiler dönüverdiler. Allah, o zalimleri bilir.
  • Bakara  247: Peygamberleri onlara: «İşte Allah, size hükümdar olarak Talut´u gönderdi.» demişti. Onlar: «O nasıl bize hükümdar olabilir ki? Halbuki biz hükümdarlığa ondan daha layıkız. O, malca da bir bolluk verilmiş biri değil.» dediler. Peygamber: «Onu, Allah size hükümdar seçmiş, bilgi ve fizikçe artırmıştır, hem Allah, hükümdarlığı dilediğine verir. Allah geniş mülk sahibi, her şeyi bilendir.» dedi.
  • Bakara  248: Peygamberleri onlara: «Haberiniz olsun, onun hükümdarlığının alameti, içinde sizlere Rabbından bir rahatlık ve Musa ile Harun ailesinin bıraktıklarından bir kısmı bulunan bir sandığın gelmesi olacaktır. Onu melekler getirecektir. Eğer inanan kişilerseniz, elbette size bunda kesin bir delil vardır.» demişti.
  • Bakara  249: Talut ordusuyla hareket ettiği zaman: «Allah sizi bir ırmakla deneyecek, kim ondan içerse benden değildir. Kim ondan tatmazsa işte o, bendendir, ancak eliyle bir avuç alanlara izin var.» dedi. Derken oraya varır varmaz pek azı hariç hepsi ondan içtiler. Talut ve beraberinde iman edenler ırmağı geçtiler. O zaman da: «Bizim bugün Calut ve ordusuyla savaşacak gücümüz yok.» dediler. Allah´a ulaşacaklarına inananlar: «Nice az bir topluluk, Allah´ın izniyle sayıca çok bir topluluğu yenmiştir. Allah sabırlılarla beraberdir.» dediler.
  • Bakara  250: Calut ve ordusuna karşı meydana çıktıklarında şöyle dediler: «Ey bizleri yetiştiren Rabbimiz, üzerimize sabır dök, ayaklarımıza sebat ve dayanıklılık ver ve bizi bu kafirler topluluğuna karşı zafere ulaştır.»
  • Bakara  251: Böylece Allah´ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut´u öldürdü, Allah kendisine hükümdarlık ve peygamberlik verdi ve ona dilediği şeyleri öğretti. Allah´ın insanları birbirleriyle önlemesi olmasaydı yeryüzü mutlaka bozulup gitmişti. Fakat Allah´ın bütün akıl sahibi varlıklara karşı bir iyiliği vardır.
  • Bakara  252: İşte bunlar, Allah´ın ayetleridir. Onları, sana dosdoğru okuyoruz. Şüphesiz ki sen gönderilen peygamberlerdensin.
  • Bakara  253: Biz, o işaret edilen peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. İçlerinden kimi ile Allah konuştu, kimini de daha yüksek derecelere çıkardı. Meryem oğlu İsa´ya da o açık delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini Cebrail ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o açık deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Ne varki Allah, dilediğini yapar.
  • Bakara  254: Ey iman edenler, alış verişin, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmeden önce, size verdiğimiz mallardan nafaka verin. Kafirler ise hep o zalimlerdir.
  • Bakara  255: Allah´dan başka hiç bir tanrı yoktur. O, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O´nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O´nundur. O´nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O´nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O´nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok ulu ve çok büyüktür.
  • Bakara  256: Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan kesin olarak ayrılmıştır. Artık her kim Tağut´a küfredip Allah´a iman ederse, işte o, en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, işitir, bilir.
  • Bakara  257: Allah, iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnanmayanların dostları ise Tağut´tur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır. İşte onlar cehennemliklerdir, hep orada kalacaklardır.
  • Bakara  258: Baksana, Allah kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya kalkana! İbrahim ona: «Benim Rabbim, hem dirilten hem öldürendir.» dediği zaman, O: «Ben, diriltir ve öldürürüm.» demişti. İbrahim: «Allah, güneşi doğudan doğduruyor, haydi, sen de batıdan getir!» deyince, o inkarcı herif donakaldı. Öyle ya, Allah zulmedenleri muvaffak etmez.
  • Bakara  259: Yahut, altı üstüne gelmiş ıpıssız bir şehre uğrayıp: «Allah, bunu bu ölümünden sonra nereden diriltecek?» diyen kimse gibi. Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl öldürdü, sonra diriltti ve: «Ne kadar kaldın?» diye sordu. O: «Bir gün veya bir günden eksik kaldım.» dedi. Allah: «Hayır, yüz yıl kaldın. Öyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! Bunlar, seni insanlara karşı gücümüzün bir canlı delili yapmamız içindir. Hele o kemiklere bak, onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?» Bu şekilde hak kendisine apaçık belli olduğunda: «Allah´ın herşeye gücü yettiğini şimdi biliyorum.» dedi.
  • Bakara  260: Bir vakit İbrahim: «Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster.» demişti. Allah buyurdu: «Yoksa inanmadın mı?» İbrahim: «İnandım, ancak kalbimin iyice yatışması için.» dedi. Allah buyurdu ki: «Öyle ise kuşlardan dördünü tut ve onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra her dağ başına onlardan birer parça dağıt. Sonra onları çağır, koşa koşa sana gelsinler. Bil ki, Allah gerçekten güçlüdür ve hikmet sahibidir.»
  • Bakara  261: Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah, dilediğine kat kat fazla verir. Allah, rahmeti bol olan ve herşeyi bilendir.
  • Bakara  262: Mallarını Allah yolunda harcayan sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayan ve gönül incitmeyen kimselerin Rableri katında mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
  • Bakara  263: Bir tatlı dil, bir bağışlama, arkasından incitmenin geldiği sadakadan daha hayırlıdır. Allah, ganidir, halimdir.
  • Bakara  264: Ey iman edenler, sadakalarınızı, başa kakmak, kalp kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Tıpkı malını insanlara gösteriş için dağıtan; Allah´a ve ahiret gününe inanmayan herif gibi. Artık onun durumu, üstünde biraz toprak bulunan ve üzerine bir sağnağın inip kendisini bütün yalçınlığı ile ortada bıraktığı bir kaya gibidir. Böyle kimseler, yaptıklarının hiçbir yararını görmezler. Allah, inkarcılar topluluğunu doğru yola çıkarmaz.
  • Bakara  265: Allah´ın hoşnutluğunu aramak ve kendilerini veya bir kısmını Allah yolunda pay sahibi kılmak için mallarını harcayanların durumu ise bir tepenin üstünde bulunan, üzerine kuvvetli bir sağnağın yağıp meyvelerini iki kat artırdığı bir bahçenin durumuna benzer. Bir sağnak yağmazsa, ona mutlaka bir çisinti düşer. Allah, yaptıklarınızı gözetliyor.
  • Bakara  266: Sizden hanginiz ister ki, kendisinin hurma ve üzüm bağları bulunan altından ırmaklar akan, içinde her çeşit ürünün yetiştiği bir bahçesi olsun da kendisine yaşlılık çöküp elleri yetmez, güçleri çatmaz bir takım çocukların bulunduğu bir sırada, ateşli bir bora isabet edip bahçesini yaksın? İşte Allah, düşünesiniz diye sizlere ayetlerini böyle anlatıyor.
  • Bakara  267: Ey iman edenler, gerek kazandıklarınızın ve gerekse sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden Allah yolunda harcayın, kendinizin göz yummadan alamayacağınız adilerini vermeye yeltenmeyin ve Allah´ın hiç bir şeye ihtiyacı olmadığını ve şükredilmesi gereken olduğunu bilin.
  • Bakara  268: Şeytan, sizi yoksullukla korkutup çirkin çirkin şeylere teşvik ediyor. Allah ise, kendi katından bir bağışlama ve fazla bir kar va´dediyor. Allah´ın gücü geniş,ilmi çoktur.
  • Bakara  269: Dilediğine hikmet verir. Hikmet verilene ise çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak temiz akıllılar anlar.
  • Bakara  270: Her ne nafaka verdiniz veya ne adak adadınızsa, herhalde Allah onu bilir. Fakat zulmedenlerin yardımcıları yoktur.
  • Bakara  271: Sadakaları açıksa verirseniz ne iyi! Eğer fakirlere gizlice verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir kısmının bağışlanmasını sağlar. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  • Bakara  272: Onların yola gelmesi senin üzerine vazife değildir. Ancak Allah, dilediğini yola getirir. Hayır adına ne verirseniz, hep kendi lehinizedir. Ancak sizler, yalnız Allah rızası için verirsiniz. Bu şekilde hayır için her ne verirseniz, karşılığı size tamamen ödenir ve hiç hakkınız yenmez.
  • Bakara  273: Allah yoluna kapanmış olup şurada burada dolaşmayan fakirlere verin. İstemekten çekindikleri için, bilmeyen onları zengin zanneder. Onları simalarından tanırsın. Yüzsüzlük edip halkı rahatsız etmezler. İşe yarar her ne verirseniz, hiç şüphesiz, Allah onu bilir.
  • Bakara  274: Mallarını gece gündüz, gizli ve açık hayır için harcayan kimselerin Rablarının yanında, yalnız kendileri için, mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve hiç üzülmeyeceklerdir.
  • Bakara  275: Faiz yiyen kimseler, şeytan çarpmış kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların: «Ticaret, tıpkı faiz gibidir.» demeleri yüzündendir. Oysa, Allah, ticareti helal, faizi haram etti. Bundan böyle her kim Rabbı tarafından kendisine bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, artık geçmişte aldığı onundur ve hakkındaki kararı Allah verecektir. Her kim de döner, yeniden faiz alırsa, işte onlar cehennemin sakinleridirler, hep orada kalacaklardır.
  • Bakara  276: Allah, faizi mahveder ve sadakaları artırır. Allah, günahkar katı inkarcıların hiçbirini sevmez.
  • Bakara  277: İman edip iyi işler yapan ve namaz kılıp, zekat verenlerin, Rabblerinin yanında, şüphesiz kendilerine ait mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve hiç üzülmeyeceklerdir.
  • Bakara  278: Ey iman edenler, Allah´tan korkun ve eğer gerçek inananlar iseniz faiz hesabından kalan miktarı almaktan vazgeçin.
  • Bakara  279: Eğer böyle yapmazsanız, o halde Allah ve O´nun elçisi tarafından bir savaş açılacağını bilin. Eğer tevbe ederseniz, ana paranız sizindir. Ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.
  • Bakara  280: Eğer borçlu sıkıntıda ise, ona kolaylık tanımalısınız; borcu sadaka olarak bağışlamanız, eğer bilirseniz, hakkınızda daha hayırlıdır.
  • Bakara  281: Döndürülüp Allah´a götürüleceğiniz, sonra da herkese kazancının tamamıyla ödeneceği ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacağı günden korkup ona hazırlanın!
  • Bakara  282: Ey iman edenler, birbirinizden belirli bir vade ile borç aldığınızda, onu yazın; aranızda doğrulukla tanınmış bir yazı bilen kişi, onu yazsın. Yazı bilen de kendisine Allah´ın öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın. Bir de borçlu adam söyleyip yazdırsın, her biri Allah´tan korksun ve haktan birşey eksiltmesin. Eğer borçlu, aklı ermeyen biri yahut küçük veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahit gösterin. Eğer ikisi de erkek olamıyorsa o zaman doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olsun ki, biri unutunca diğeri hatırlatsın. Şahitler de çağrıldıklarında kaçınmasınlar. Siz yazanlar da az olsun çok olsun onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu Allah yanında adalete en uygun olduğu gibi şahitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda peşin devrettiğiniz bir ticaretse, o zaman bunu yazmamanızda size bir sakınca yoktur. Alışveriş yaptığınızda da şahit tutun, bir de ne yazana ne de şahitlik edene zarar verilmesin. Eğer zarar verirseniz bu mutlaka kendinize dokunacak bir günah olur. Allah´tan korkun! Allah size ilim öğretiyor ve Allah her şeyi bilir.
  • Bakara  283: Eğer yolculukta iseniz ve bir yazıcı da bulamazsanız, alınan rehinler yeterlidir. Birbirinize güveniyorsanız, kendisine inanılan kişi, Allah´tan korkup üzerindeki emaneti ödesin. Bir de şahitliği gizlemeyin, onu kim gizlerse, kesinlikle kalbi vebal içindedir. Allah, bütün yaptıklarınızı bilir.
  • Bakara  284: Göklerdeki ve yerdeki herşey Allah´ındır. Siz, içinizdekini açıklasanız da saklasanız da Allah, sizi onunla hesaba çeker; sonra dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah, herşeye gücü yetendir.
  • Bakara  285: Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona iman etti, müminler de. Hepsi, Allah´a, meleklerine, kitaplarına ve: «Peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız.» diye Peygamberlerine inandılar ve: «İşittik ve boyun eğdik, bağışlamanızı dileriz, ey Rabbimiz! Dönüş sanadır!» dediler.
  • Bakara  286: Allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. Herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır. Ey Rabbimiz, eğer unutarak veya yanılarak yaptıksa, bizi sorgulama! Ey Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi, ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz bize gücümüzün yetmediğini yükletme, günahlarımızı affet, bizleri bağışla ve bize acı! Sensin mevlamız! Bizi, Seni tanımayanlara karşı yardımınla zafere eriştir, kahrolsun kafirler
  • Wholesale B2B Marketplaces

    Vaktin Çağrısı

    Wholesale B2B Marketplaces