Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve eti
- وَلَحْمِ
- ل ح م
- kuş
- طَيْرٍ
- ط ي ر
- مِمَّا
- canlarının çektiği
- يَشْتَهُونَ
- ش ه و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
- Diyanet Vakfı: Canlarının çektiği kuş etleri,
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): kuş eti istediklerinden,
- Elmalılı Hamdi Yazır: Canlarının çektiği kuş etleri,
- Ali Fikri Yavuz: Ve arzu ettikleri kuş etleri ile (hizmetçiler etraflarında dolanır.)
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Kuş eti istediklerinden
- Fizilal-il Kuran: İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,
- Hasan Basri Çantay: İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).
- İbni Kesir: Kuş eti, içlerinin çektiğinden.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (21-22) Ve iştihada bulundukları kuş eti ile (dolaşırlar). (Ve orada) Pek güzel gözlü huriler de (vardır).
- Tefhim-ul Kuran: Canlarının çektiği kuş eti.
Resim yüklenemedi.