Tûr  Suresi: Anlamı, Yazılışı, Türkçe Okunuşu ve Sesli Dinle

Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor

52-Tûr  Suresi 1. Ayet

  • Vet TURi.
  • بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلطُّورِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 2. Ayet

  • Ve kitâbin mesTURin.
  • وَكِتَٰبٍ مَّسْطُورٍ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 3. Ayet

  • Fî rakkın menşûrin.
  • فِى رَقٍّ مَّنشُورٍ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 4. Ayet

  • Vel beytil ma’mûri.
  • وَٱلْبَيْتِ ٱلْمَعْمُورِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 5. Ayet

  • Ves sakfil merfûi.
  • وَٱلسَّقْفِ ٱلْمَرْفُوعِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 6. Ayet

  • Vel bahril mescûri.
  • وَٱلْبَحْرِ ٱلْمَسْجُورِ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 7. Ayet

  • İnne azâbe rabbike le vâkı’un.
  • إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٌ
  • (1-7) Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

52-Tûr  Suresi 8. Ayet

  • Mâ lehu min dâfiin.
  • مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٍ
  • Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur.

52-Tûr  Suresi 9. Ayet

  • Yevme temûrus semâu mevren.
  • يَوْمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوْرًا
  • O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır.

52-Tûr  Suresi 10. Ayet

  • Ve tesîrul cibâlu seyrâ(seyren).
  • وَتَسِيرُ ٱلْجِبَالُ سَيْرًا
  • Dağlar yürüdükçe yürür.

52-Tûr  Suresi 11. Ayet

  • Fe veylun yevme izin lil mukezzibîne.
  • فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
  • (11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!

52-Tûr  Suresi 12. Ayet

  • Ellezîne hum fî havdın yel’abûn(yel’abûne).
  • ٱلَّذِينَ هُمْ فِى خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
  • (11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!

52-Tûr  Suresi 13. Ayet

  • Yevme yude’ûne ilâ nâri cehenneme de’â(de’an).
  • يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
  • (13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.

52-Tûr  Suresi 14. Ayet

  • Hâzihin nârulletî kuntum bihâ tukezzibûn(tukezzibûne).
  • هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِى كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
  • (13-14) Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.

52-Tûr  Suresi 15. Ayet

  • E fe sihrun hâzâ em entum lâ tubsirûn(tubsirûne).
  • أَفَسِحْرٌ هَٰذَآ أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
  • “Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?”

52-Tûr  Suresi 16. Ayet

  • Islevhâ fasbirû ev lâ tasbirû sevâun aleykum, innemâ tuczevne mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
  • ٱصْلَوْهَا فَٱصْبِرُوٓا۟ أَوْ لَا تَصْبِرُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
  • “Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.”

52-Tûr  Suresi 17. Ayet

  • İnnel muttekîne fî cennâtin ve naîmin.
  • إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّٰتٍ وَنَعِيمٍ
  • (17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

52-Tûr  Suresi 18. Ayet

  • Fâkihîne bi mâ âtâhum rabbuhum, ve vekâhum rabbuhum azâbel cahîm(cahîmi).
  • فَٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَىٰهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ ٱلْجَحِيمِ
  • (17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

52-Tûr  Suresi 19. Ayet

  • Kulû veşrebû henîen bi mâ kuntum ta’melûne.
  • كُلُوا۟ وَٱشْرَبُوا۟ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
  • (19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.

52-Tûr  Suresi 20. Ayet

  • Muttekiîne alâ sururin masfûfeh(masfûfetin), ve zevvecnâhum bi hûrin înin.
  • مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَٰهُم بِحُورٍ عِينٍ
  • (19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.

52-Tûr  Suresi 21. Ayet

  • Vellezîne âmenû vettebeathum zurriyyetuhum bi îmânin elhaknâ bihim zurriyyetehum ve mâ eletnâhum min amelihim min şey’in, kullumriin bi mâ kesebe rehînun.
  • وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَآ أَلَتْنَٰهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَىْءٍ ۚ كُلُّ ٱمْرِئٍۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
  • İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.

52-Tûr  Suresi 22. Ayet

  • Ve emdednâhum bi fâkihetin ve lahmin mimmâ yeştehûn (yeştehûne).
  • وَأَمْدَدْنَٰهُم بِفَٰكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
  • Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.

52-Tûr  Suresi 23. Ayet

  • Yetenâzeûne fîhâ ke’sen lâ lagvun fîhâ ve lâ te’sîmun.
  • يَتَنَٰزَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
  • Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar.

52-Tûr  Suresi 24. Ayet

  • Ve yetûfu aleyhim gılmânun lehum ke ennehum lû’luun meknûnun.
  • ۞ وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ
  • Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.

52-Tûr  Suresi 25. Ayet

  • Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
  • وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ
  • Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.

52-Tûr  Suresi 26. Ayet

  • Kâlû innâ kunnâ kablu fî ehlinâ muşfikîn(muşfikîne).
  • قَالُوٓا۟ إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِىٓ أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
  • Derler ki: “Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.”

52-Tûr  Suresi 27. Ayet

  • Fe mennallâhu aleynâ ve vekânâ azâbes semûm(semûmi).
  • فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ
  • “Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.”

52-Tûr  Suresi 28. Ayet

  • İnnâ kunnâ min kablu ned’ûh(ned’ûhu), innehu huvel berrur rahîm(rahîmu).
  • إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْبَرُّ ٱلرَّحِيمُ
  • “Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.”

52-Tûr  Suresi 29. Ayet

  • Fe zekkir fe mâ ente bi ni’meti rabbike bi kâhinin ve lâ mecnûn (mecnûnin).
  • فَذَكِّرْ فَمَآ أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
  • (Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.

52-Tûr  Suresi 30. Ayet

  • Em yekûlûne şâirun neterabbesu bihî reybel menûni.
  • أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيْبَ ٱلْمَنُونِ
  • Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar?

52-Tûr  Suresi 31. Ayet

  • Kul terabbesû fe innî meakum minel muterabbisîn (muterabbisîne).
  • قُلْ تَرَبَّصُوا۟ فَإِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُتَرَبِّصِينَ
  • Onlara de ki: “Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”

52-Tûr  Suresi 32. Ayet

  • Em te’muruhum ahlâmuhum bi hâzâ em hum kavmun tâgûn (tâgûne).
  • أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَٰمُهُم بِهَٰذَآ ۚ أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
  • Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?

52-Tûr  Suresi 33. Ayet

  • Em yekûlûne tekavveleh (tekavvelehu), bel lâ yû’minûn(yû’minûne).
  • أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥ ۚ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ
  • Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar.

52-Tûr  Suresi 34. Ayet

  • Fel ye’tû bi hadîsin mislihî in kânû sâdikîn (sâdikîne).
  • فَلْيَأْتُوا۟ بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِۦٓ إِن كَانُوا۟ صَٰدِقِينَ
  • Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler!

52-Tûr  Suresi 35. Ayet

  • Em hulikû min gayri şey´in em humul hâlikûn (hâlikûne).
  • أَمْ خُلِقُوا۟ مِنْ غَيْرِ شَىْءٍ أَمْ هُمُ ٱلْخَٰلِقُونَ
  • Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

52-Tûr  Suresi 36. Ayet

  • Em halakûs semâvâti vel ard(arda), bel lâ yûkınûn(yûkınûne).
  • أَمْ خَلَقُوا۟ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ ۚ بَل لَّا يُوقِنُونَ
  • Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar.

52-Tûr  Suresi 37. Ayet

  • Em indehum hazâinu rabbike em humul musaytırûn(musaytırûne).
  • أَمْ عِندَهُمْ خَزَآئِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ ٱلْمُصَۣيْطِرُونَ
  • Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hâkim olan kendileri midir?

52-Tûr  Suresi 38. Ayet

  • Em lehum sullemun yestemiûne fîh(fîhî), fel ye’ti mustemiuhum bi sultânin mubîn(mubînin).
  • أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُم بِسُلْطَٰنٍ مُّبِينٍ
  • Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin!

52-Tûr  Suresi 39. Ayet

  • Em le hul benâtu ve le kumul benûn(benûne).
  • أَمْ لَهُ ٱلْبَنَٰتُ وَلَكُمُ ٱلْبَنُونَ
  • Yoksa, kızlar O’na (Allah’a) da oğullar size mi?

52-Tûr  Suresi 40. Ayet

  • Em tes’eluhum ecren fe hum min magremin muskalûn(muskalûne).
  • أَمْ تَسْـَٔلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
  • Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır?

52-Tûr  Suresi 41. Ayet

  • Em indehumul gaybu fe hum yektubûn (yektubûne).
  • أَمْ عِندَهُمُ ٱلْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
  • Yoksa, gayb ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar?

52-Tûr  Suresi 42. Ayet

  • Em yurîdûne keydâ(keyden), fellezîne keferû humul mekîdûn(mekîdûne).
  • أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ هُمُ ٱلْمَكِيدُونَ
  • Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkâr edenler tuzağa düşecek olanlardır.

52-Tûr  Suresi 43. Ayet

  • Em lehum ilâhun gayrullâh(gayrullâhi), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
  • أَمْ لَهُمْ إِلَٰهٌ غَيْرُ ٱللَّهِ ۚ سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
  • Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.

52-Tûr  Suresi 44. Ayet

  • Ve in yerev kisfen mines semâi sâkıtan yekûlû sehâbun merkûm(merkûmun).
  • وَإِن يَرَوْا۟ كِسْفًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ سَاقِطًا يَقُولُوا۟ سَحَابٌ مَّرْكُومٌ
  • Gökten düşmekte olan parçalar görseler, “Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır” derler.

52-Tûr  Suresi 45. Ayet

  • Fe zerhum hattâ yulâkû yevmehumullezî fîhî yus’akûne.
  • فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَٰقُوا۟ يَوْمَهُمُ ٱلَّذِى فِيهِ يُصْعَقُونَ
  • Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak.

52-Tûr  Suresi 46. Ayet

  • Yevme lâ yugnî anhum keyduhum ‏şey’en ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
  • يَوْمَ لَا يُغْنِى عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـًٔا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
  • O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir.

52-Tûr  Suresi 47. Ayet

  • Ve inne lillezîne zalemû azâben dûne zâlike ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
  • وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
  • Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler.

52-Tûr  Suresi 48. Ayet

  • Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a’yuninâ, ve sebbih bi hamdi rabbike hîne tekûmu.
  • وَٱصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا ۖ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
  • Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih et.

52-Tûr  Suresi 49. Ayet

  • Ve minel leyli fe sebbihhu ve idbâren nucûmi.
  • وَمِنَ ٱلَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَٰرَ ٱلنُّجُومِ
  • Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et.

Yarınki hayatına şimdiden taşın.

Vaktin Çağrısı

Flashcards for dua, digital product

Şehr-i Ramazan