• Anasayfa ❭
  • Kuran Meali ❭
  • Beled  suresi ❭
  • Beled Suresi, Beled suresinin anlamı, yazılışı, Türkçe okunuşu ve sesli dinle


    Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor

    Beled 1 (Mealleri Karşılaştır):

    • Lâ uksimu bi hâzel beled(beledi).
    • بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لَآ أُقْسِمُ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ
    • (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.

    Beled 2 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve ente hıllun bi hâzel beled(beledi).
    • وَأَنتَ حِلٌّۢ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ
    • (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.

    Beled 3 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve vâlidin ve mâ veled(velede).
    • وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ
    • (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.

    Beled 4 (Mealleri Karşılaştır):

    • Lekad halaknel insâne fî kebed(kebedin).
    • لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِى كَبَدٍ
    • (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.

    Beled 5 (Mealleri Karşılaştır):

    • E yahsebu en len yakdira aleyhi ehad(ehadun).
    • أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
    • İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

    Beled 6 (Mealleri Karşılaştır):

    • Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).
    • يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا
    • “Yığınla mal harcadım” diyor.

    Beled 7 (Mealleri Karşılaştır):

    • E yahsebu en lem yerahû ehad(ehadun).
    • أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
    • Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?

    Beled 8 (Mealleri Karşılaştır):

    • E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).
    • أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ
    • (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

    Beled 9 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).
    • وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ
    • (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

    Beled 10 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
    • وَهَدَيْنَٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ
    • (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

    Beled 11 (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe laktehamel akabete.
    • فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ
    • Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.

    Beled 12 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ edrâke mel akabeh(akabetu).
    • وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ
    • Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?

    Beled 13 (Mealleri Karşılaştır):

    • Fekku rekabetin.
    • فَكُّ رَقَبَةٍ
    • O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir.

    Beled 14 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh(mesgabetin).
    • أَوْ إِطْعَٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ
    • (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

    Beled 15 (Mealleri Karşılaştır):

    • Yetîmen zâ makrabeh(makrabetin).
    • يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ
    • (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

    Beled 16 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ev miskînen zâ metrabeh(metrabetin).
    • أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
    • (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

    Beled 17 (Mealleri Karşılaştır):

    • Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhame(merhameti).
    • ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْمَرْحَمَةِ
    • (17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.

    Beled 18 (Mealleri Karşılaştır):

    • Ulâike ashâbul meymeneh(meymeneti).
    • أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
    • (17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.

    Beled 19 (Mealleri Karşılaştır):

    • Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh(meş’emeti).
    • وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
    • Âyetlerimizi inkâr edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.

    Beled 20 (Mealleri Karşılaştır):

    • Aleyhim nârun mu’sadeh(mu’sadetun).
    • عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌۢ
    • Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.
    Vaktin Çağrısı
    Güncel
    Dini Hayat