• Anasayfa ❭
  • Kuran Meali ❭
  • Şuarâ  suresi ❭
  • Şuarâ Suresi, Şuarâ suresinin anlamı, yazılışı, Türkçe okunuşu ve sesli dinle


    Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor

    26-Şuarâ Suresi 1. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Tâ, sin, mim.
    • بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ طسٓمٓ
    • Tâ Sîn Mîm.

    26-Şuarâ Suresi 2. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Tilke âyâtul kitâbil mubîn(mubîni).
    • تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ
    • Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir.

    26-Şuarâ Suresi 3. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Lealleke bâhıun nefseke ellâ yekûnû mu’minîn(mu’minîne).
    • لَعَلَّكَ بَٰخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا۟ مُؤْمِنِينَ
    • Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!

    26-Şuarâ Suresi 4. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İn neşe’ nunezzil aleyhim mines semâi âyeten fe zallet a’nâkuhum lehâ hâdıîn(hâdıîne).
    • إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ ءَايَةً فَظَلَّتْ أَعْنَٰقُهُمْ لَهَا خَٰضِعِينَ
    • Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.

    26-Şuarâ Suresi 5. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ ye’tîhim min zikrin miner rahmâni muhdesin illâ kânû anhu mu’ridîn(mu’ridîne).
    • وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ ٱلرَّحْمَٰنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا۟ عَنْهُ مُعْرِضِينَ
    • Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler.

    26-Şuarâ Suresi 6. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe kad kezzebû fe seye’tîhim enbâu mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).
    • فَقَدْ كَذَّبُوا۟ فَسَيَأْتِيهِمْ أَنۢبَٰٓؤُا۟ مَا كَانُوا۟ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ
    • Onlar (Allah’ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek.

    26-Şuarâ Suresi 7. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E ve lem yerev ilel ardı kem enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîm(kerîmin).
    • أَوَلَمْ يَرَوْا۟ إِلَى ٱلْأَرْضِ كَمْ أَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ
    • Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik.

    26-Şuarâ Suresi 8. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar.

    26-Şuarâ Suresi 9. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîme).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

    26-Şuarâ Suresi 10. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve iz nâdâ rabbuke mûsâ eni’til kavmez zâlimîn(zâlimîne).
    • وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱئْتِ ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ
    • (10-11) Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti.

    26-Şuarâ Suresi 11. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kavme fir’avn(fir’avne), e lâ yettekûn(yettekûne).
    • قَوْمَ فِرْعَوْنَ ۚ أَلَا يَتَّقُونَ
    • (10-11) Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti.

    26-Şuarâ Suresi 12. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle rabbi innî ehâfu en yukezzibûn(yukezzibûni).
    • قَالَ رَبِّ إِنِّىٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
    • Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.”

    26-Şuarâ Suresi 13. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve yadîku sadrî ve lâ yentaliku lisânî fe ersil ilâ hârûn(hârûne).
    • وَيَضِيقُ صَدْرِى وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِى فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَٰرُونَ
    • “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).”

    26-Şuarâ Suresi 14. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lehum aleyye zenbun fe ehâfu en yaktulûn(yaktulûni).
    • وَلَهُمْ عَلَىَّ ذَنۢبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ
    • “Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.”

    26-Şuarâ Suresi 15. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle kellâ, fezhebâ bi âyâtinâ innâ meakum mustemiûn(mustemiûne).
    • قَالَ كَلَّا ۖ فَٱذْهَبَا بِـَٔايَٰتِنَآ ۖ إِنَّا مَعَكُم مُّسْتَمِعُونَ
    • Allah dedi ki, “Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.”

    26-Şuarâ Suresi 16. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe’tiyâ fir’avne fe kûlâ innâ resûlu rabbil âlemîn(âlemîne).
    • فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولُ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Firavun’a gidin ve deyin: “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz”,

    26-Şuarâ Suresi 17. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • En ersil meanâ benî isrâîl(isrâîle).
    • أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ
    • “İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”

    26-Şuarâ Suresi 18. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle e lem nurabbike fînâ velîden ve lebiste fînâ min umurike sinîn(sinîne).
    • قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ
    • Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”

    26-Şuarâ Suresi 19. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve fealte fa’letekelletî fealte ve ente minel kâfirîn(kâfirîne).
    • وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ ٱلَّتِى فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ ٱلْكَٰفِرِينَ
    • “(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”

    26-Şuarâ Suresi 20. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle fealtuhâ izen ve ene mined dâllîn(dâllîne).
    • قَالَ فَعَلْتُهَآ إِذًا وَأَنَا۠ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ
    • Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.”

    26-Şuarâ Suresi 21. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe ferartu minkum lemmâ hıftukum fe vehebe lî rabbî hukmen ve cealenî minel murselîn(murselîne).
    • فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِى رَبِّى حُكْمًا وَجَعَلَنِى مِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ
    • “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.”

    26-Şuarâ Suresi 22. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve tilke ni’metun temunnuhâ aleyye en abbedte benî isrâîl(isrâîle).
    • وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَىَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ
    • “Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.”

    26-Şuarâ Suresi 23. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle fir’avnu ve mâ rabbul âlemîn(âlemîne).
    • قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 24. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ, in kuntum mûkınîn(mûkınîne).
    • قَالَ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآ ۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ
    • Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.”

    26-Şuarâ Suresi 25. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle li men havlehû e lâ testemiûn(testemiûne).
    • قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُۥٓ أَلَا تَسْتَمِعُونَ
    • Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 26. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle rabbukum ve rabbu âbâikumul evvelîn(evvelîne).
    • قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ
    • Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 27. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle inne resûlekumullezî ursile ileykum le mecnûn(mecnûnun).
    • قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ ٱلَّذِىٓ أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ
    • Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 28. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle rabbul meşrıkı vel magribi ve mâ beynehumâ, in kuntum ta’kılûn(ta’kılûne).
    • قَالَ رَبُّ ٱلْمَشْرِقِ وَٱلْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَآ ۖ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
    • Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 29. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle leinittehazte ilâhen gayrî le ec’alenneke minel mescûnîn(mescûnîne).
    • قَالَ لَئِنِ ٱتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِى لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ ٱلْمَسْجُونِينَ
    • Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.”

    26-Şuarâ Suresi 30. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle e ve lev ci’tuke bi şey’in mubîn(mubînin).
    • قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَىْءٍ مُّبِينٍ
    • Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 31. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle fe’ti bihî in kunte mines sâdikîn(sâdikîne).
    • قَالَ فَأْتِ بِهِۦٓ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
    • Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 32. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe elkâ asâhu fe izâ hiye su’bânun mubîn(mubînun).
    • فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِىَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ
    • Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş.

    26-Şuarâ Suresi 33. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve nezea yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırîn(nâzırîne).
    • وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِىَ بَيْضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ
    • Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.

    26-Şuarâ Suresi 34. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle lil melei havlehû inne hâzâ le sâhırun alîm(alîmun).
    • قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُۥٓ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٌ
    • Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 35. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Yurîdu en yuhricekum min ardıkum bi sıhrihî fe mâzâ te’murûn(te’murûne).
    • يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِۦ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
    • “Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?”

    26-Şuarâ Suresi 36. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû ercih ve ehâhu veb’as fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).
    • قَالُوٓا۟ أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَٱبْعَثْ فِى ٱلْمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ
    • Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder."

    26-Şuarâ Suresi 37. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ye’tûke bi kulli sehhârin alîm(alîmin).
    • يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ
    • “Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.”

    26-Şuarâ Suresi 38. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe cumias seharatu li mîkâti yevmin ma’lûm(ma’lûmin).
    • فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
    • Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler.

    26-Şuarâ Suresi 39. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve kîle lin nâsi hel entum muctemiûn(muctemiûne).
    • وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم مُّجْتَمِعُونَ
    • İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?” denildi.

    26-Şuarâ Suresi 40. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Leallenâ nettebius seharate in kânû humul gâlibîn(gâlibîne).
    • لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ ٱلسَّحَرَةَ إِن كَانُوا۟ هُمُ ٱلْغَٰلِبِينَ
    • “Umarız, üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız” (dediler.)

    26-Şuarâ Suresi 41. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe lemmâ câes seharatu kâlû li fir’avne e inne lenâ le ecran in kunnâ nahnul gâlibîn(gâlibîne).
    • فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالُوا۟ لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ ٱلْغَٰلِبِينَ
    • Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?” dediler.

    26-Şuarâ Suresi 42. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle neam ve innekum izen le minel mukarrabîn(mukarrabîne).
    • قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ
    • Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 43. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûn(mulkûne).
    • قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلْقُوا۟ مَآ أَنتُم مُّلْقُونَ
    • Mûsâ onlara, “Hadi ortaya atacağınız şeyi atın” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 44. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe elkav hıbâlehum ve ısıyyehum ve kâlû bi izzeti fir’avne innâ le nahnul gâlibûn(gâlibûne).
    • فَأَلْقَوْا۟ حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا۟ بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ ٱلْغَٰلِبُونَ
    • Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz” dediler.

    26-Şuarâ Suresi 45. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe elkâ mûsâ asâhu fe izâ hiye telkafu mâ ye’fikûn(ye’fikûne).
    • فَأَلْقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِىَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
    • Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor.

    26-Şuarâ Suresi 46. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe ulkıyes seharatu sâcidîn(sâcidîne).
    • فَأُلْقِىَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ
    • Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

    26-Şuarâ Suresi 47. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû âmennâ bi rabbil âlemîn(âlemîne).
    • قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Âlemlerin Rabbine inandık” dediler.

    26-Şuarâ Suresi 48. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Rabbi mûsâ ve hârûn(hârûne).
    • رَبِّ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
    • “Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.”

    26-Şuarâ Suresi 49. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sıhr(sıhra), fe le sevfe ta’lemûn(ta’lemûne), le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne).
    • قَالَ ءَامَنتُمْ لَهُۥ قَبْلَ أَنْ ءَاذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّهُۥ لَكَبِيرُكُمُ ٱلَّذِى عَلَّمَكُمُ ٱلسِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَٰفٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
    • Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 50. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû lâ dayra innâ ilâ rabbinâ munkalibûn(munkalibûne).
    • قَالُوا۟ لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ
    • Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.”

    26-Şuarâ Suresi 51. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnâ natmeu en yagfira lenâ rabbunâ hatâyânâ en kunnâ evvelel mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَٰيَٰنَآ أَن كُنَّآ أَوَّلَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
    • “(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”

    26-Şuarâ Suresi 52. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve evhaynâ ilâ mûsâ en esri bi ıbâdî innekum muttebeûn(muttebeûne).
    • ۞ وَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِىٓ إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
    • Biz Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, muhakkak ki takip edileceksiniz” diye vahyettik.

    26-Şuarâ Suresi 53. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe ersele fir’avnu fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).
    • فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِى ٱلْمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ
    • Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

    26-Şuarâ Suresi 54. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne hâulâi le şirzimetun kalîlûn(kalîlûne).
    • إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ
    • Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur.”

    26-Şuarâ Suresi 55. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve innehum lenâ le gâizûn(gâizûne).
    • وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَآئِظُونَ
    • “Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.”

    26-Şuarâ Suresi 56. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve innâ le cemîun hâzirûn(hâzirûne).
    • وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ
    • “Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz.”

    26-Şuarâ Suresi 57. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe ahracnâhum min cennâtin ve uyûn(uyûnin).
    • فَأَخْرَجْنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ
    • (57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

    26-Şuarâ Suresi 58. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve kunûzin ve makâmin kerîm(kerîmin).
    • وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ
    • (57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

    26-Şuarâ Suresi 59. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezâlik(kezâlike), ve evresnâhâ benî isrâîl(isrâîle).
    • كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَٰهَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ
    • İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

    26-Şuarâ Suresi 60. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe etbeûhum muşrikîn(muşrikîne).
    • فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ
    • Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.

    26-Şuarâ Suresi 61. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe lemmâ terâel cem’âni kâle ashâbu musâ innâ le mudrakûn(mudrakûne).
    • فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ
    • İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler.

    26-Şuarâ Suresi 62. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle kellâ, inne maiye rabbî seyehdîn(seyehdîni).
    • قَالَ كَلَّآ ۖ إِنَّ مَعِىَ رَبِّى سَيَهْدِينِ
    • Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 63. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe evhaynâ ilâ mûsâ enıdrib bi asâkel bahr(bahra), fenfeleka fe kâne kullu firkın ket tavdil azîm(azîmi).
    • فَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضْرِب بِّعَصَاكَ ٱلْبَحْرَ ۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَٱلطَّوْدِ ٱلْعَظِيمِ
    • Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.

    26-Şuarâ Suresi 64. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve ezlefnâ semmel âharîn(âharîne).
    • وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ ٱلْءَاخَرِينَ
    • Ötekileri de oraya yaklaştırdık.

    26-Şuarâ Suresi 65. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve enceynâ mûsâ ve men meahû ecmaîn(ecmaîne).
    • وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجْمَعِينَ
    • Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.

    26-Şuarâ Suresi 66. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Summe agraknel âharîn(âharîne).
    • ثُمَّ أَغْرَقْنَا ٱلْءَاخَرِينَ
    • Sonra ötekileri suda boğduk.

    26-Şuarâ Suresi 67. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.

    26-Şuarâ Suresi 68. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

    26-Şuarâ Suresi 69. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vetlu aleyhim nebee ibrâhîm(ibrâhîme).
    • وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَٰهِيمَ
    • Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.

    26-Şuarâ Suresi 70. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâ ta’budûn(ta’budûne).
    • إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَا تَعْبُدُونَ
    • Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.

    26-Şuarâ Suresi 71. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû na’budu asnâmen fe nezallu lehâ âkifîn(âkifîne).
    • قَالُوا۟ نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ
    • “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.

    26-Şuarâ Suresi 72. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle hel yesmeûnekum iz ted’ûn(ted’ûne).
    • قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ
    • İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”

    26-Şuarâ Suresi 73. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ev yenfeûnekum ev yedurrûn(yedurrûne).
    • أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ
    • “Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”

    26-Şuarâ Suresi 74. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû bel vecednâ âbâenâ kezâlike yef’alûn(yef’alûne).
    • قَالُوا۟ بَلْ وَجَدْنَآ ءَابَآءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ
    • “Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.

    26-Şuarâ Suresi 75. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle e fe raeytum mâ kuntum ta’budûn(ta’budûne).
    • قَالَ أَفَرَءَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
    • (75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

    26-Şuarâ Suresi 76. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Entum ve âbâukumul akdemûn(akdemûne).
    • أَنتُمْ وَءَابَآؤُكُمُ ٱلْأَقْدَمُونَ
    • (75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

    26-Şuarâ Suresi 77. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe innehum aduvvun lî illâ rabbel âlemîn(âlemîne).
    • فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّىٓ إِلَّا رَبَّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”

    26-Şuarâ Suresi 78. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ellezî halakanî fe huve yehdîn(yehdîni).
    • ٱلَّذِى خَلَقَنِى فَهُوَ يَهْدِينِ
    • “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”

    26-Şuarâ Suresi 79. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vellezî huve yut’ımunî ve yeskîn(yeskîni).
    • وَٱلَّذِى هُوَ يُطْعِمُنِى وَيَسْقِينِ
    • “O, bana yediren ve içirendir.”

    26-Şuarâ Suresi 80. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve izâ maridtu fe huve yeşfîn(yeşfîni).
    • وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
    • “Hastalandığımda da O bana şifa verir.”

    26-Şuarâ Suresi 81. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vellezî yumîtunî summe yuhyîn(yuhyîni).
    • وَٱلَّذِى يُمِيتُنِى ثُمَّ يُحْيِينِ
    • “O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”

    26-Şuarâ Suresi 82. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vellezî atmeu en yagfira lî hatîetî yevmed dîn(dîni).
    • وَٱلَّذِىٓ أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِى خَطِيٓـَٔتِى يَوْمَ ٱلدِّينِ
    • “O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”

    26-Şuarâ Suresi 83. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn(sâlihîne).
    • رَبِّ هَبْ لِى حُكْمًا وَأَلْحِقْنِى بِٱلصَّٰلِحِينَ
    • “Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”

    26-Şuarâ Suresi 84. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırîn(âhırîne).
    • وَٱجْعَل لِّى لِسَانَ صِدْقٍ فِى ٱلْءَاخِرِينَ
    • “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.”

    26-Şuarâ Suresi 85. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vec’alnî min veraseti cennetin naîm(naîmi).
    • وَٱجْعَلْنِى مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ ٱلنَّعِيمِ
    • “Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.”

    26-Şuarâ Suresi 86. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vagfir li ebî innehu kâne mined dâllîn(dâllîne).
    • وَٱغْفِرْ لِأَبِىٓ إِنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ
    • “Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.”

    26-Şuarâ Suresi 87. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lâ tuhzinî yevme yûb’asûn(yûb’asûne).
    • وَلَا تُخْزِنِى يَوْمَ يُبْعَثُونَ
    • “(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!”

    26-Şuarâ Suresi 88. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Yevme lâ yenfau mâlun ve lâ benûn(benûne).
    • يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ
    • “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”

    26-Şuarâ Suresi 89. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İllâ men etâllâhe bi kalbin selîm(selîmin).
    • إِلَّا مَنْ أَتَى ٱللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
    • “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”

    26-Şuarâ Suresi 90. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve uzlifetil cennetu lil muttekîn(muttekîne).
    • وَأُزْلِفَتِ ٱلْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ
    • Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak.

    26-Şuarâ Suresi 91. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve burrizetil cahîmu lil gâvîn(gâvîne).
    • وَبُرِّزَتِ ٱلْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ
    • (91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.

    26-Şuarâ Suresi 92. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve kîle lehum eyne mâ kuntum ta’budûn(ta’budûne).
    • وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
    • (91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.

    26-Şuarâ Suresi 93. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Min dûnillâh(dûnillâhi), hel yensurûnekum ev yentesırûn(yentesırûne).
    • مِن دُونِ ٱللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ
    • (91-93) Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.

    26-Şuarâ Suresi 94. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe kubkıbû fîhâ hum vel gâvun(gâvune).
    • فَكُبْكِبُوا۟ فِيهَا هُمْ وَٱلْغَاوُۥنَ
    • (94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

    26-Şuarâ Suresi 95. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve cunûdu iblîse ecmeûn(ecmeûne).
    • وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ
    • (94-95) Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

    26-Şuarâ Suresi 96. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû ve hum fîhâ yahtesımûn(yahtesımûne).
    • قَالُوا۟ وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ
    • Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

    26-Şuarâ Suresi 97. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Tallâhi in kunnâ le fî dalâlin mubîn(mubînin).
    • تَٱللَّهِ إِن كُنَّا لَفِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ
    • “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

    26-Şuarâ Suresi 98. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz nusevvîkum bi rabbil âlemîn(âlemîne).
    • إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”

    26-Şuarâ Suresi 99. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ edallenâ illel mucrimûn(mucrimûne).
    • وَمَآ أَضَلَّنَآ إِلَّا ٱلْمُجْرِمُونَ
    • “Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”

    26-Şuarâ Suresi 100. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe mâ lenâ min şâfiîn(şâfiîne).
    • فَمَا لَنَا مِن شَٰفِعِينَ
    • “İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”

    26-Şuarâ Suresi 101. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lâ sadîkın hamîm(hamîmin).
    • وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ
    • “Candan bir dostumuz da yok.”

    26-Şuarâ Suresi 102. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe lev enne lenâ kerraten fe nekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
    • فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
    • “Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

    26-Şuarâ Suresi 103. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.

    26-Şuarâ Suresi 104. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.

    26-Şuarâ Suresi 105. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezzebet kavmu nûhınil murselîn(murselîne).
    • كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ ٱلْمُرْسَلِينَ
    • Nûh’un kavmi de Peygamberleri yalanladı.

    26-Şuarâ Suresi 106. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz kâle lehum ehûhum nûhun e lâ tettekûn(tettekûne).
    • إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
    • Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 107. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnî lekum resûlun emîn(emînun).
    • إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
    • “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”

    26-Şuarâ Suresi 108. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekûllâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

    26-Şuarâ Suresi 109. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
    • وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

    26-Şuarâ Suresi 110. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekûllâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”

    26-Şuarâ Suresi 111. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû e nu’minu leke vettebeakel erzelûn(erzelûne).
    • ۞ قَالُوٓا۟ أَنُؤْمِنُ لَكَ وَٱتَّبَعَكَ ٱلْأَرْذَلُونَ
    • Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?”

    26-Şuarâ Suresi 112. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle ve mâ ilmî bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
    • قَالَ وَمَا عِلْمِى بِمَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
    • Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?”

    26-Şuarâ Suresi 113. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İn hısâbuhum illâ alâ rabbî lev teş’urûn(teş’urûne).
    • إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّى ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ
    • “Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!”

    26-Şuarâ Suresi 114. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ ene bi târidil mu’minîn(mu’minîne).
    • وَمَآ أَنَا۠ بِطَارِدِ ٱلْمُؤْمِنِينَ
    • “Ben inananları kovacak değilim.”

    26-Şuarâ Suresi 115. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İn ene illâ nezîrun mubîn(mubînun).
    • إِنْ أَنَا۠ إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
    • “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

    26-Şuarâ Suresi 116. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû le in lem tentehi yâ nûhule tekûnenne minel mercûmîn(mercûmîne).
    • قَالُوا۟ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَٰنُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمَرْجُومِينَ
    • Dediler ki: “Ey Nûh! (Bu işten) vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!”

    26-Şuarâ Suresi 117. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle rabbi inne kavmî kezzebûn(kezzebûni).
    • قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِى كَذَّبُونِ
    • Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.”

    26-Şuarâ Suresi 118. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Feftah beynî ve beynehum fethan ve neccinî ve men maiye minel mu’minîn(mu’minîne).
    • فَٱفْتَحْ بَيْنِى وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِى وَمَن مَّعِىَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
    • “Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”

    26-Şuarâ Suresi 119. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe enceynâhu ve men meahu fîl fulkil meşhûn(meşhûni).
    • فَأَنجَيْنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ فِى ٱلْفُلْكِ ٱلْمَشْحُونِ
    • Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık.

    26-Şuarâ Suresi 120. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Summe agraknâ ba’dul bâkîn(bâkîne).
    • ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ ٱلْبَاقِينَ
    • Sonra da geride kalanları suda boğduk.

    26-Şuarâ Suresi 121. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

    26-Şuarâ Suresi 122. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.

    26-Şuarâ Suresi 123. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezzebet âdunil murselîn(murselîne).
    • كَذَّبَتْ عَادٌ ٱلْمُرْسَلِينَ
    • Âd kavmi de peygamberleri yalanladı.

    26-Şuarâ Suresi 124. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz kâle lehum ehûhum hûdun e lâ tettekûn(tettekûne).
    • إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ
    • Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 125. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnî lekum resûlun emîn(emînun).
    • إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
    • “Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”

    26-Şuarâ Suresi 126. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

    26-Şuarâ Suresi 127. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
    • وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

    26-Şuarâ Suresi 128. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E tebnûne bi kulli rîın âyeten ta’besûn(ta’besûne).
    • أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ ءَايَةً تَعْبَثُونَ
    • “Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?”

    26-Şuarâ Suresi 129. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve tettehızûne mesânia leallekum tahludûn(tahludûne).
    • وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ
    • “İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?”

    26-Şuarâ Suresi 130. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve izâ betaştum betaştum cebbârîn(cebbârîne).
    • وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ
    • “Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.”

    26-Şuarâ Suresi 131. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

    26-Şuarâ Suresi 132. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vettekûllezî emeddekum bimâ ta’lemûn(ta’lemûne).
    • وَٱتَّقُوا۟ ٱلَّذِىٓ أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ
    • (132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

    26-Şuarâ Suresi 133. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Emeddekum bi en’âmin ve benîn(benîne).
    • أَمَدَّكُم بِأَنْعَٰمٍ وَبَنِينَ
    • (132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

    26-Şuarâ Suresi 134. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve cennâtin ve uyûn(uyûnin).
    • وَجَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ
    • (132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

    26-Şuarâ Suresi 135. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnî ehâfu aleykum azâbe yevmin azîm(azîmin).
    • إِنِّىٓ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
    • “Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”

    26-Şuarâ Suresi 136. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû sevâun aleynâ e vaazte em lem tekun minel vâızîn(vâızîne).
    • قَالُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْنَآ أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ ٱلْوَٰعِظِينَ
    • Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”

    26-Şuarâ Suresi 137. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İn hâzâ illâ hulukul evvelîn(evvelîne).
    • إِنْ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلْأَوَّلِينَ
    • “Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.”

    26-Şuarâ Suresi 138. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ nahnu bi muazzebîn(muazzebîne).
    • وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ
    • “Biz azaba uğratılacak da değiliz.”

    26-Şuarâ Suresi 139. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe kezzebûhu fe ehleknâhum, inne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَٰهُمْ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

    26-Şuarâ Suresi 140. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.

    26-Şuarâ Suresi 141. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezzebet semûdul murselîn(murselîne).
    • كَذَّبَتْ ثَمُودُ ٱلْمُرْسَلِينَ
    • Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı.

    26-Şuarâ Suresi 142. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz kâle lehum ehûhum sâlihun e lâ tettekûn(tettekûne).
    • إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَٰلِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
    • Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 143. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnî lekum resûlun emîn(emînun).
    • إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
    • “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”

    26-Şuarâ Suresi 144. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”

    26-Şuarâ Suresi 145. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
    • وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

    26-Şuarâ Suresi 146. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E tutrakûne fî mâ hâhunâ âminîn(âminîne).
    • أَتُتْرَكُونَ فِى مَا هَٰهُنَآ ءَامِنِينَ
    • (146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 147. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).
    • فِى جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ
    • (146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 148. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve zurûın ve nahlin tal’uhâ hedîm(hedîmun).
    • وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ
    • (146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 149. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve tenhıtûne minel cibâli buyûten fârihîn(fârihîne).
    • وَتَنْحِتُونَ مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًا فَٰرِهِينَ
    • “Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.”

    26-Şuarâ Suresi 150. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

    26-Şuarâ Suresi 151. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lâ tutîû emral musrifîn(musrifîne).
    • وَلَا تُطِيعُوٓا۟ أَمْرَ ٱلْمُسْرِفِينَ
    • (151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”

    26-Şuarâ Suresi 152. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ellezîne yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûn(yuslihûne).
    • ٱلَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ
    • (151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”

    26-Şuarâ Suresi 153. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû innemâ ente minel musahharîn(musahharîne).
    • قَالُوٓا۟ إِنَّمَآ أَنتَ مِنَ ٱلْمُسَحَّرِينَ
    • Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”

    26-Şuarâ Suresi 154. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Mâ ente illâ beşerun mislunâ, fe’ti bi âyetin in kunte mines sâdikîn(sâdikîne).
    • مَآ أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا فَأْتِ بِـَٔايَةٍ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
    • “Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir.”

    26-Şuarâ Suresi 155. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle hâzihî nâkatun lehâ şirbun ve lekum şirbu yevmin ma’lûm(ma’lûmin).
    • قَالَ هَٰذِهِۦ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
    • Salih, şöyle dedi: “İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır.”

    26-Şuarâ Suresi 156. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye’huzekum azâbu yevmin azîm(azîmin).
    • وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوٓءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ
    • “Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.”

    26-Şuarâ Suresi 157. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe akarûhâ fe asbahû nâdimîn(nâdimîne).
    • فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا۟ نَٰدِمِينَ
    • Derken onu kestiler, fakat pişman oldular.

    26-Şuarâ Suresi 158. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe ehazehumul azâb(azâbu), inne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • فَأَخَذَهُمُ ٱلْعَذَابُ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

    26-Şuarâ Suresi 159. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.

    26-Şuarâ Suresi 160. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezzebet kavmu lûtınil murselîn(murselîne).
    • كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلِينَ
    • Lût’un kavmi de peygamberleri yalanladı.

    26-Şuarâ Suresi 161. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz kâle lehum ehûhum lûtun e lâ tettekûn(tettekûne).
    • إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ
    • Hani kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 162. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnî lekum resûlun emîn(emînun).
    • إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
    • “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”

    26-Şuarâ Suresi 163. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

    26-Şuarâ Suresi 164. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
    • وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

    26-Şuarâ Suresi 165. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E te’tûnez zukrâne minel âlemîn(âlemîne).
    • أَتَأْتُونَ ٱلذُّكْرَانَ مِنَ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • (165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”

    26-Şuarâ Suresi 166. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve tezerûne mâ halaka lekum rabbukum min ezvâcikum, bel entum kavmun âdûn(âdûne).
    • وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُم مِّنْ أَزْوَٰجِكُم ۚ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ
    • (165-166) “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”

    26-Şuarâ Suresi 167. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû le in lem tentehi yâ lûtu le tekûnenne minel muhracîn(muhracîne).
    • قَالُوا۟ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَٰلُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمُخْرَجِينَ
    • Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”

    26-Şuarâ Suresi 168. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle innî li amelikum minel kâlîn(kâlîne).
    • قَالَ إِنِّى لِعَمَلِكُم مِّنَ ٱلْقَالِينَ
    • Lût, şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.”

    26-Şuarâ Suresi 169. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Rabbi neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûn(ya’melûne).
    • رَبِّ نَجِّنِى وَأَهْلِى مِمَّا يَعْمَلُونَ
    • “Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”

    26-Şuarâ Suresi 170. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe necceynâhu ve ehlehû ecmaîn(ecmaîne).
    • فَنَجَّيْنَٰهُ وَأَهْلَهُۥٓ أَجْمَعِينَ
    • (170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.

    26-Şuarâ Suresi 171. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İllâ acûzen fîl gâbirîn(gâbirîne).
    • إِلَّا عَجُوزًا فِى ٱلْغَٰبِرِينَ
    • (170-171) Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.

    26-Şuarâ Suresi 172. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Summe demmernel âharîn(âharîne).
    • ثُمَّ دَمَّرْنَا ٱلْءَاخَرِينَ
    • Sonra diğerlerini helâk ettik.

    26-Şuarâ Suresi 173. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve emtarnâ aleyhim matara(mataran), fe sâe matarul munzerîn(munzerîne).
    • وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلْمُنذَرِينَ
    • Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi!

    26-Şuarâ Suresi 174. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

    26-Şuarâ Suresi 175. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.

    26-Şuarâ Suresi 176. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezzebe ashâbul eyketil murselîn(murselîne).
    • كَذَّبَ أَصْحَٰبُ لْـَٔيْكَةِ ٱلْمُرْسَلِينَ
    • Eyke halkı da peygamberleri yalanladı.

    26-Şuarâ Suresi 177. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İz kâle lehum şuaybun e lâ tettekûn(tettekûne).
    • إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ
    • Hani Şu’ayb, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”

    26-Şuarâ Suresi 178. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnî lekum resûlun emîn(emînun).
    • إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
    • “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”

    26-Şuarâ Suresi 179. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fettekullâhe ve etîûn(etîûni).
    • فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
    • Artık, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

    26-Şuarâ Suresi 180. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
    • وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

    26-Şuarâ Suresi 181. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Evfûl keyle ve lâ tekûnû minel muhsirîn(muhsirîne).
    • ۞ أَوْفُوا۟ ٱلْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا۟ مِنَ ٱلْمُخْسِرِينَ
    • “Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın.”

    26-Şuarâ Suresi 182. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vezinû bil kıstâsil mustekîm(mustekîmi).
    • وَزِنُوا۟ بِٱلْقِسْطَاسِ ٱلْمُسْتَقِيمِ
    • “Doğru terazi ile tartın.”

    26-Şuarâ Suresi 183. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lâ tebhasun nâse eşyâehum ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne).
    • وَلَا تَبْخَسُوا۟ ٱلنَّاسَ أَشْيَآءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا۟ فِى ٱلْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
    • “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”

    26-Şuarâ Suresi 184. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vettekûllezî halakakum vel cibilletel evvelîn(evvelîne).
    • وَٱتَّقُوا۟ ٱلَّذِى خَلَقَكُمْ وَٱلْجِبِلَّةَ ٱلْأَوَّلِينَ
    • “Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.”

    26-Şuarâ Suresi 185. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâlû innemâ ente minel musahharîn(musahharîne).
    • قَالُوٓا۟ إِنَّمَآ أَنتَ مِنَ ٱلْمُسَحَّرِينَ
    • Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”

    26-Şuarâ Suresi 186. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ ente illâ beşerun mislunâ ve in nazunnuke le minel kâzibîn(kâzibîne).
    • وَمَآ أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ ٱلْكَٰذِبِينَ
    • “Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.”

    26-Şuarâ Suresi 187. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe eskıt aleynâ kisefen mines semâi in kunte mines sâdıkîn(sâdıkîne).
    • فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
    • “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.”

    26-Şuarâ Suresi 188. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kâle rabbî a’lemu bi mâ ta’melûn(ta’melûne).
    • قَالَ رَبِّىٓ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
    • Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi.

    26-Şuarâ Suresi 189. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe kezzebûhu fe ehazehum azâbu yevmiz zulleh(zulleti), innehu kâne azâbe yevmin azîm(azîmin).
    • فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ ٱلظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
    • Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.

    26-Şuarâ Suresi 190. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).
    • إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
    • Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

    26-Şuarâ Suresi 191. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
    • وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
    • Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.

    26-Şuarâ Suresi 192. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve innehu le tenzîlu rabbil âlemîn(âlemîne).
    • وَإِنَّهُۥ لَتَنزِيلُ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
    • Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir.

    26-Şuarâ Suresi 193. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Nezele bihir rûhul emîn(emînu).
    • نَزَلَ بِهِ ٱلرُّوحُ ٱلْأَمِينُ
    • (193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

    26-Şuarâ Suresi 194. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Alâ kalbike li tekûne minel munzirîn(munzirîne).
    • عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ ٱلْمُنذِرِينَ
    • (193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

    26-Şuarâ Suresi 195. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Bi lisânin arabiyyin mubîn(mubînin).
    • بِلِسَانٍ عَرَبِىٍّ مُّبِينٍ
    • (193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

    26-Şuarâ Suresi 196. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve innehu lefî zuburil evvelîn(evvelîne).
    • وَإِنَّهُۥ لَفِى زُبُرِ ٱلْأَوَّلِينَ
    • Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.

    26-Şuarâ Suresi 197. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E ve lem yekun lehum âyeten en ya’lemehu ulemâu benî isrâîl(isrâîle).
    • أَوَلَمْ يَكُن لَّهُمْ ءَايَةً أَن يَعْلَمَهُۥ عُلَمَٰٓؤُا۟ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ
    • İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir?

    26-Şuarâ Suresi 198. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve lev nezzelnâhu alâ ba’dıl a’cemîn(a’cemîne).
    • وَلَوْ نَزَّلْنَٰهُ عَلَىٰ بَعْضِ ٱلْأَعْجَمِينَ
    • (198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı.

    26-Şuarâ Suresi 199. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe karaehu aleyhim mâ kânû bihî mu’minîn(mu’minîne).
    • فَقَرَأَهُۥ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا۟ بِهِۦ مُؤْمِنِينَ
    • (198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı.

    26-Şuarâ Suresi 200. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Kezâlike seleknâhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne).
    • كَذَٰلِكَ سَلَكْنَٰهُ فِى قُلُوبِ ٱلْمُجْرِمِينَ
    • İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk.

    26-Şuarâ Suresi 201. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Lâ yu’minûne bihî hattâ yeravul azâbel elîm(elîme).
    • لَا يُؤْمِنُونَ بِهِۦ حَتَّىٰ يَرَوُا۟ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ
    • (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.

    26-Şuarâ Suresi 202. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe ye’tîyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
    • فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
    • (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.

    26-Şuarâ Suresi 203. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe yekûlû hel nahnu munzarûn(munzarûne).
    • فَيَقُولُوا۟ هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ
    • (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.

    26-Şuarâ Suresi 204. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E fe bi azâbinâ yesta’cilûn(yesta’cilûne).
    • أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ
    • Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar?

    26-Şuarâ Suresi 205. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E fe raeyte in metta’nâhum sinîn(sinîne).
    • أَفَرَءَيْتَ إِن مَّتَّعْنَٰهُمْ سِنِينَ
    • Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,

    26-Şuarâ Suresi 206. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Summe câehum mâ kânû yûadûn(yûadûne).
    • ثُمَّ جَآءَهُم مَّا كَانُوا۟ يُوعَدُونَ
    • Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?)

    26-Şuarâ Suresi 207. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Mâ agnâ anhum mâ kânû yumetteûn(yumetteûne).
    • مَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يُمَتَّعُونَ
    • (Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı.

    26-Şuarâ Suresi 208. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ ehleknâ min karyetin illâ lehâ munzirûn(munzirûne).
    • وَمَآ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ
    • Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.

    26-Şuarâ Suresi 209. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Zikrâ, ve mâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).
    • ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَٰلِمِينَ
    • Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.

    26-Şuarâ Suresi 210. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ tenezzelet bihiş şeyâtîn(şeyâtînu).
    • وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ ٱلشَّيَٰطِينُ
    • O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir.

    26-Şuarâ Suresi 211. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve mâ yenbagî lehum ve mâ yestetîûn(yestetîûne).
    • وَمَا يَنۢبَغِى لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ
    • Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez.

    26-Şuarâ Suresi 212. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnehum anis sem’i le ma’zûlûn(ma’zûlûne).
    • إِنَّهُمْ عَنِ ٱلسَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ
    • Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır.

    26-Şuarâ Suresi 213. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe lâ ted’u meallahi ilâhen âhara fe tekûne minel muazzebîn(muazzebîne).
    • فَلَا تَدْعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَتَكُونَ مِنَ ٱلْمُعَذَّبِينَ
    • Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!

    26-Şuarâ Suresi 214. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve enzir aşîretekel akrebîn(akrebîne).
    • وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ ٱلْأَقْرَبِينَ
    • (Önce) en yakın akrabanı uyar.

    26-Şuarâ Suresi 215. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Vahfıd cenâhake li menittebeake minel mu’minîn(mu’minîne).
    • وَٱخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
    • Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir.

    26-Şuarâ Suresi 216. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Fe in asavke fe kul innî berîun mimmâ ta’melûn(ta’melûne).
    • فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّى بَرِىٓءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ
    • Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım” de.

    26-Şuarâ Suresi 217. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve tevekkel alel azîzir rahîm(rahîmi).
    • وَتَوَكَّلْ عَلَى ٱلْعَزِيزِ ٱلرَّحِيمِ
    • (217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

    26-Şuarâ Suresi 218. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ellezî yerâke hîne tekûm(tekûmu).
    • ٱلَّذِى يَرَىٰكَ حِينَ تَقُومُ
    • (217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

    26-Şuarâ Suresi 219. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve tekallubeke fîs sâcidîn(sâcidîne).
    • وَتَقَلُّبَكَ فِى ٱلسَّٰجِدِينَ
    • (217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

    26-Şuarâ Suresi 220. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İnnehu huves semîul alîm(alîmu).
    • إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ
    • Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

    26-Şuarâ Suresi 221. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Hel unebbiukum alâ men tenezzeluş şeyâtîn(şeyâtînu).
    • هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَىٰ مَن تَنَزَّلُ ٱلشَّيَٰطِينُ
    • Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

    26-Şuarâ Suresi 222. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Tenezzelu alâ kulli effâkin esîm(esîmin).
    • تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ
    • Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.

    26-Şuarâ Suresi 223. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Yulkûnes sem’a ve ekseruhum kâzibûn(kâzibûne).
    • يُلْقُونَ ٱلسَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَٰذِبُونَ
    • Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.

    26-Şuarâ Suresi 224. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Veş şuarâu yettebiuhumul gâvun(gâvune).
    • وَٱلشُّعَرَآءُ يَتَّبِعُهُمُ ٱلْغَاوُۥنَ
    • Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar.

    26-Şuarâ Suresi 225. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • E lem tera ennehum fî kulli vâdin yehîmûn(yehîmûne).
    • أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِى كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ
    • (225-226) Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.

    26-Şuarâ Suresi 226. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • Ve ennehum yekûlûne mâ lâ yef’alûn(yef’alûne).
    • وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ
    • (225-226) Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.

    26-Şuarâ Suresi 227. Ayet (Mealleri Karşılaştır):

    • İllellezîne âmenû ve amilus sâlihâti ve zekerûllâhe kesîran ventesarû min ba’di mâ zulimû, ve se ya’lemullezîne zalemû eyye munkalebin yenkalibûn(yenkalibûne).
    • إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَذَكَرُوا۟ ٱللَّهَ كَثِيرًا وَٱنتَصَرُوا۟ مِنۢ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا۟ ۗ وَسَيَعْلَمُ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟ أَىَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
    • Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.
    Vaktin Çağrısı
    Güncel
    Dini Hayat