Sâffât 8:
Onlar Mele-i Ala´yı dinleyemezler ve her yönden sürülerek atılırlar.
Sâffât 9:
Kovularak. Ve onlar için sürekli bir azab vardır.
Sâffât 10:
Ancak çalıp çırpan olursa; onu da hemen delip geçen yakıcı bir alev takib eder.
Sâffât 11:
Onlara sor; yaratış bakımından kendileri mi daha zordur, yoksa bizim yaratmış olduklarımız mı? Doğrusu Biz; onları cıvık bir çamurdan yarattık.
Sâffât 12:
Hayır, sen; şaşırıp kaldın, onlarsa alay edip duruyorlar.
Sâffât 13:
Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.
Sâffât 14:
Bir ayet gördüklerinde, onu eğlenceye alırlar.
Sâffât 15:
Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüdür.
Sâffât 16:
Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?
Sâffât 101:
Biz de ona, hilim sahibi bir oğul müjdeledik.
Sâffât 102:
O, kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcuğum; doğrusu ben, rüyada iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin? O da dedi ki: Babacığım; sana emrolunanı yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.
Sâffât 103:
İkisi de teslim olunca, babası; oğlunu alnı üzere yatırdı.